Öldürülen eski Ülkü Ocakları başkanı Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a yazdığı açık mektupta daha önceki görüşmelerde 'anlatmayı atladığı' bazı durumları yazdı. Altı madde sıralayan Ateş, 'zanlıların korunduğunu, yargı eliyle siyasi cinayetin üstünün kapatıldığını' ve iddianamedeki hatalı bulduğu yerleri anlattı. 'Cinayeti adi bir sokak kavgası gibi göstererek üzerini örtmeye çalışan karanlık bir el bulunduğunu' belirten Ateş, mektubunda hazırlanan iddianameyi eleştirirken; dosyaya atanan savcılara ‘bir operasyon’ düzenlendiğini de söyledi. Ateş'in X hesabından paylaştığı mektup şöyle: "Sayın Adalet Bakanı’mız Yılmaz Tunç, Zatıalinizle geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan’ın huzurunda bir araya gelmiştik. Külliye’deki bu görüşmemizde size iddianamenin eksik olduğuna inandığım yönlerine ilişkin düşüncelerimi aktarmıştım. Ancak daha sonra çok önemli bir hususu size arz etmediğimi fark ettim. Bu sebeple yoğun trafiğinizde bana bir daha vakit ayırmanızı talep etmeyi uygun görmemekle birlikte, bugüne dek oluşan kamuoyunun hafızasını tazelemek ve bu siyasi cinayetten henüz haberdar olan vatandaşlarımızı bilgilendirmek amacı taşıyan bu açık mektubu yazma kararı aldım. Malumunuz olduğu üzere 30 Aralık 2022 tarihinde Ankara’nın göbeğinde bu ülkenin şerefli bir akademisyeni olan eşim Sinan Ateş, kiralık katiller tarafından şehit edildi. Menfur cinayetin ardından dosyaya atanan ilk savcılar sayesinde de bu siyasi cinayet karartılamadı. Karartılamadı, diyorum çünkü alçak bir yöntemle işlenen bu suikastin ardından yaşanan gelişmeler gösterdi ki bu siyasi cinayetle ilişkili olarak tutuklanan 22 şahsın ve hakkında yürütülen soruşturma devam eden 17 şahsın tamamını ya da bazılarını koruyan, bu siyasi cinayeti adi bir sokak kavgası gibi göstererek üzerini örtmeye çalışan karanlık bir el var. Beni ve aziz milletimizi bu düşünceye sevk eden ve sizinle bazılarını farklı bir başlık altında daha önce paylaştığım gelişmeleri kronolojik olarak sıralamaya çalışacağım: 1-) Şu anda tutuklu bulunan bazı şahıslar birkaç kez gözaltına alınıp salıverildi. Bu salıverilme günlerinde kiminin cep telefonu kırıldı, kimi telefonunu değiştirdi, kimi de telefonun şifresini unutacak ölçüde hafızasını kaybedecek bir rahatsızlığa yakalandı. Böylelikle bu menfur cinayetin çözümü için önemli delil kaynakları ortadan kayboldu. Yüksek müsaadelerinizle bu açık mektubu okuyan vatandaşlarımızı aydınlatmak adına şu hususu belirtmem gerekiyor: Bu söylediklerim, faillerin savcılık huzurunda verdikleri ifadelerle sabittir ve iddianamede yer almaktadır. 2-) Dosyaya atanan ve faillerin bir bir yakalanıp delillerin tek tek ortaya çıkarılmasını sağlayan savcılar hakkında ilk önce belirli odaklar tarafından “FETÖ”cü iddiaları ortaya atıldı, akabinde kıymetli savcılarımızın görevden el çektirilmesi sağlandı. 3-) Dosyada PTS kayıtları ile tespit edilip adım adım takip edilen ve kiralık katil Eray Özyağcı’yı taşıdığı düşünülen 06 AT 5021 plakalı Audi markalı siyah aracın plakası, kime ait olduğu gibi bilgiler iddianameye dahi girmedi. 4-) Sinan Ateş’in sırdaşı, dert ortağı, hayat arkadaşı olan eşinin, yani benim sayfalarca süren ifademe iddianamede sadece üç satır yer ayrıldı. 5) Eşim Sinan Ateş’in yakın arkadaşlarının bu siyasi cinayetin çözümü noktasında önemli ipuçları barındıran ifadeleri iddianamede kendine bir satır bile yer bulamadı. 6) Eşim Sinan Ateş öldürülmeden önce hakkında bilgi edinip bir merkeze aktaran şahısların ve bilgilerin aktarıldığı o merkezi temsil eden şahsın bu iddianamenin dışında tutulması birbirini tanımayan şahısların yolda karşılaşıp eşim Sinan Ateş’i katletmeye karar verdiği gibi akla mantığa sığmayan bir tablo ortaya çıkardı. Bu menfur cinayetten yeni haberdar olan vatandaşlarımızın aydınlanması için burada da bir parantez açmam gerekiyor: Dosyası ayrılan şahıslar mevcut iddianamede isim isim geçmekte, aralarındaki yazışmalar bilirkişi raporu ile desteklenmektedir. Sayın Bakanlarım Şüphe yok ki bütün bu maddeler bir Venn şeması hâline getirildiğinde kesişim kümeleri ortaya çıkacak, bu karanlık elin kimi ya da kimleri korumaya, kamuoyundan hangi gerçeği gizlemeye çalıştığı net bir şekilde anlaşılacaktır. Malumunuz olduğu üzere bir buçuk yıldır ülke gündemine yerleşmiş durumda olan bu siyasi cinayetten dolayı birçok kişi ve kurum da töhmet altında kaldığını iddia ediyor ve ortaya hem sosyal hem siyasi hem de vicdani yönden toplumu geren bir tablo çıkıyor. Kanaatim odur ki katilleri koruduğu apaçık ortada olan bu karanlık eli ortaya çıkarmanız durumunda bu siyasi cinayet bütün yönleriyle aydınlanacaktır. Böylelikle bu siyasi cinayete ilişkin suçlu ile masum birbirinden ayrılacak, masum olanlar töhmet altında kalmaktan kurtulacaktır. Hepsinden daha önemlisi de toplum vicdanını kanatan bu yara kapanacak, aziz milletimizin adalete olan inancı yeniden ruh bulacaktır."
Ne olmuştu?
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, cinayete ilişkin soruşturmayı iki yıl dört ay sonra, 29 Nisan’da tamamlamıştı.
22 kişiye ‘tasarlayarak öldürme’ suçu yöneltilen iddianamede cinayet sebebi de dahil olmak üzere birçok kritik bilgi yer almamıştı. Soruşturmanın en önemli delillerinden, telefon mesajlarıyla cinayet organizasyonuna işaret eden bilirkişi raporundan neredeyse hiç bahsedilmediği gibi Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in de ifadelerine yer verilmemişti.Cinayetle ilgili süren davaya çok sayıda MHP’linin ismi karışmıştı.