Ensar Vakfı yöneticisi, AK Partili belediyeye müdür yapıldı Ensar Vakfı yöneticisi, AK Partili belediyeye müdür yapıldı
Öldürülen eski Ülkü Ocakları başkanı Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, Yeni Akit yazarı Ali İhsan Karahasanoğlu'nun "Sinan Ateş’in eşi, HDP ile hatta Kandil ile ne zaman görüşecek!" başlıklı yazısına "Size bu ısmarlama yazıyı her kim kaleme aldırdıysa siz de ona bir ayva ısmarlayın. Damağı tadına alışsın" sözleriyle yanıt verdi. Sinan Ateş cinayetinin aydınlatılması için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın da aralarında bulunduğu birçok siyasi parti lideriyle görüşerek destek talep eden Ayşe Ateş, parti liderlerini 1 Temmuz'da görülecek ilk duruşmaya davet etmişti. İktidara yakın Yeni Akit yazarı Ali İhsan Karahasanoğlu, bugün "Sinan Ateş’in eşi, HDP ile hatta Kandil ile ne zaman görüşecek!" başlığıyla yayınlanan yazısında Ayşe Ateş'in siyasi parti liderlerine yaptığı ziyaretleri ve açıklamalarına yer veren gazeteleri hedef aldı: "Ne kadar ülkücü düşmanı varsa hepsine demeçler verdiriliyor. Siyasi parti genel başkanlarıyla özel görüşmeler yaptırılıyor. CHP’den Saadet’e, Muharrem İnce’den Remzi Çayır’a, görüşmediği siyasi parti genel başkanı kalmadı. Ben kalmadı diyorum ama, tam o sırada aklıma geliyor, HDP var. O zaman soralım acılı eşe.. HDP Genel Başkanı ile Sinan Ateş cinayeti üzerine görüşmeyi ne zaman yapacaksınız. Solcular vurup, suçu başkalarına atıyor olmasınlar? Bu CHP, bu Cumhuriyet gazetesi, bu Birgün gazetesi… Sinan Ateş’in acılı eşinin sözlerini manşete taşıyorlarsa acılı eş kendisine sormalı, 'Ben nerede hata yapıyorum.'"  Ateş, kendisini hedef alan Karahasanoğlu'nun yazısına X hesabından yaptığı paylaşımla yanıt verdi:
  • Sayın Ali İhsan Karahasanoğlu, pek hâkim olmadığınız dosya hakkında size birkaç bilgi verip yazınızdaki eksikleri gidermek isterim.
  • Öncelikle, 'tetikçiyi Ankara’ya getirene kadar, hatta İstanbul’a geri götürene kadar hepsi içeride' demişsiniz. Fakat tetikçinin taşındığı 06 AT 5021 plakalı tahsisli araçtan bahsetmemişsiniz. Belki de bu detayı size söylememişlerdir.
  • Sonra şöyle devam etmişsiniz: 'Kim bilir belki de cinayetin gerçek azmettiricileri, bu olay üzerinden oluşturacakları algı operasyonlarını yürütmek için, bugün yaşadığımız gelişmeleri de önceden planlamışlar, yazmışlardır.' Ancak hemen ardından -kendi kendinizi yalanlamak pahasına- azmettiricinin belli olduğunu bizim hayalî bir azmettirici ürettiğimizi söylemişsiniz. Ben kocama karşı gerçekleştirilen bu menfur cinayetin azmettiricilerinin kimler olduğunu savcılıkla da kamuoyuyla da paylaştım. Siz duymamışsınız. Dosyası ayrılan 17 kişiye bakın. İsimlerini orada bulabilirsiniz.
  • Soruyorum size Ali İhsan Karahasanoğlu: Tolgahan Demirbaş nasıl bir azmettiricidir ki –yine iddianamedeki delillere dayanarak konuşuyorum- Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’dan bu alçak suikastin hazırlık aşamasında Sinan Ateş hakkında bilgi toplaması için sürekli talimat alıyor.
  • Yazınızın devamında elimizde bir belge olmadığını ima etmiş, eğer elimizde bir belge varsa neden savcılığa vermediğimizi sorgulamışsınız. Burada da bilgisizliğiniz ön plana çıkmış. Çünkü biz dosyadaki delillerin, ifadelerin neden iddianameye girmediğini, 17 kişinin soruşturmasının hangi sebeple bu iddianameden ayrıldığını, bütün delillerin niçin tek bir çatı altında toplanmadığını, bütün şüphelilerin hangi maksatla aynı iddianamede ele alınmadığını sorguluyoruz. Yani deliller zaten savcılıkta var. Anlayacağınız o ki çoktan çözülmüş bir cinayet, bir karanlık el tarafından sürüncemede bırakılarak zaman kazanılmaya çalışılıyor.
  • 'Ardından acılı eş, Ülkücü düşmanlarına ziyaretlerde bulunuyor onlarla görüşmeler yapıyor' sözlerinizin Sayın Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef almadığını varsayıyor, buna ilişkin bir yorum yapmıyorum. Ama size şunu sormadan da geçemiyorum: Ne yapayım. Bir baş sağlığı dilemeyenlerin, kocamı katledenlerin kapısına mı gideyim. Ki siz de yazınızda, şu anda tutuklu bulunan Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılarının, MHP yöneticisinin, MHP milletvekili adayının hükmünü 'bu suça karışanların hepsi içeride' diyerek vermişsiniz.
  • Kaleme aldığınız yazıda kendinizle sürekli çelişmiş, bir satır önce söylediğinizi bir satır sonra yalanlamışsınız. Bunun sebebinin olay hakkında bilgi sahibi olmamanız olduğunu düşünüyorum. Keşke bu alçak suikastin öncesine ve sonrasına ilişkin biraz daha bilgi toplayıp yazınızı öyle kaleme alsaydınız. Bu sizin için daha doğru, daha hakkaniyetli olurdu.
  • Yazınızı da şu şekilde noktalamışsınız: 'Bu CHP, bu Cumhuriyet gazetesi, bu Birgün gazetesi… Sinan Ateş’in acılı eşinin sözlerini manşete taşıyorlarsa. Acılı eş kendisine sormalı: Ben nerede hata yapıyorum' Hayır, ben şunu soruyorum: Sinan’ın ömrünü verdiği davayı güden medya kuruluşları neden bu alçak suikastin aydınlanması için çaba harcamıyor. Neden Sinan, hiç öldürülmemiş gibi davranıyor.
  • Yazdıklarımı okumayı bitirdiyseniz size bu ısmarlama yazıyı her kim kaleme aldırdıysa siz de ona bir ayva ısmarlayın. Damağı tadına alışsın.
Editör: Ece Piroğlu