Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne yönelik soruşturmada haklarında dava açılan 28'i tutuklu 61 sanığın yargılanmasına Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Sincan Cezaevi'nde devam ediliyor. ANKA'nın aktardığına göre savunması alınan Ayhan Bora Kaplan şunları söyledi: *"Üç cinayeti üstüne yıkacağız" demişlerdi emniyettekiler, helal olsun ikisini yıktılar. (Semih Arslan) Mahfuz Tatar olayından 3 gün sonra intihar etmiştir. Semih Arslan sözde cinayeti işledikten sonra bara geliyor ben de Tren bardayım. “Senin dediğini yaptım, öldürdüm” ben de diyorum ki “Neden yaptın, kendini de yaktın beni yaktın, ben sana sahip çıkmam” dedim iddiasında bulunuyor. Düşünsenize siz bir insan öldüreceksiniz ardından da öldürmek için görevlendirdiğiniz insana bakmam diyeceksiniz. Bunun doğru olma ihtimali var mı? *Kasıtlı olarak emniyetin yönlendirmesi yapılmıştır Semih Arslan olayında. Emniyet Arslan’ın kardeşi ve annesine ‘hadi sen de gel ifade ver’ diyor. İntihar olduğu sabit olan bu olayın içine ben çekildim.
'Cumhurbaşkanımız sokağa çağırdı, ben de üstüme düşenden fazlasını yaptım'
*15 Temmuz’da sayın cumhurbaşkanımız herkesi sokağa çağırdı ben de üstüme düşenden fazlasını yaptım. Evde ailemle vedalaştım, 2 rekat namaz kıldım. Babamı ailemin başına bıraktım ve Albüm Bar’ın olduğu sokağa çıktım. Herkese seslendim ve "Bugün sokağa çıkmayacaksanız ne zaman çıkacaksınız" diye bağırdım ve tanıdığım tanımadığım herkese mesaj attım. Sonra TRT’ye gittim. Askerlerden alındıktan sonra TRT’nin önünde fotoğraflar çekiliyordu ben de o kareye girdim. Ve ben o günden sonra lanetlendim. Muhalif medya, FETÖ’cü firari gazeteciler "Reisin gizli ordusu, Süleyman Soylu’nun mafyası" diyerek haber yaptılar.
'15 Temmuz'dan sonra bana saldırıldı'
'*O dönemki emniyetçilerin senin ile husumeti neydi, bana neden baskı yapıyordu diyebilirsiniz? Onu da anlatacağım. O dönem Süleyman Soylu’nun ekibi vardı şimdiki ekip yoktu. 15 Temmuz’dan sonra bana saldırıldı. Onur komiser "Servet Yılmaz Ankara Emniyet Müdürü’nün ikinci bir talimatıyla Bora evden çıkmayacak" dedi trafik uygulamasında denk gelince. Bir dizi yapılan görüşmelerin ardından "Evden çıktığı gittiği yerleri haber edecek, bize konum atsınlar" denildi ben de öyle yaptım. Ben nereye gittiysem oraya geldiler ve gittiğim her yerde uygulama yaptı polisler. Bu gibi tacizler devam etti. Örneğin, Azerbaycan’da cumhurbaşkanı ile ortak açtığı bir restoran var Etçi Umut’un. Bunun açılışına beni davet ettiler, ben de oraya gittim ve fotoğraf paylaştım. Aynı anda da Etçi Mahmut’un Ankara’daki 3 şubesi basıldı ‘burası Ayhan Bora Kaplan’ınmış denilerek. *Yalvarırım bu emniyetçileri çağırın. Konuşsunlar. Bana zulüm ettiler. Çoluğuma çocuğuma zulüm ettiler. Eşime ev hapsi verdiler. Çocuklarımı okula götüremiyor eşim. Beni tanımadığım bilmediğim insanlardan 'örgüt kurdu' dediler. Ben hesabını soracağım. 'Yasak kararı almanız gerekir' Alican Uludağ'ın haberine göre, Mahkeme Başkanı, 15 Temmuz fotoğrafındaki uzun namlulu silahları nereden bulduğunu sordu. Kaplan, "Benim devlet birimlerini suçlamamı bekliyorlar. (Nereden buldunuz o zaman o uzun namlulu silahları?) Efendim benim bu soruya burada cevap verme ihtimalim yok. Ben burada cevap veremem. Özel olarak size birebir söyleyebilirim. Ama şu anda ben herkesin içinde burada söyleyemem. Çünkü benim burada dün konuştuklarım an be an internete düşüyormuş. Böyle bir şey olabilir mi? Bence buna bir yasak kararı almanız gerekir. Şimdi benim bu silahla ilgili cevap versem internete düşmeyecek mi? Ben böyle bir ifade nasıl verebilir mi? Böyle bir şey olamaz ki" yanıtını verdi.