Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) iş insanı Osman Kavala’ya ilişkin hak ihlali kararını uygulanmaması nedeniyle Türkiye hakkında ihlal prosedürünü başlatma kararı aldı. Komite, bugün yaptığı toplantıda, ihlal prosedürünü eylül ayındaki kararı çerçevesinde verdi. Komite, eylül ayındaki toplantısında, 2 Aralık’ta Kavala’nın tahliye edilmemesi halinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 46'ncı maddesi gereği Türkiye hakkında ‘ihlal prosedürü’ başlatma kararı almıştı. TÜRKİYE İÇİN ÜYELİKTEN ATILMAYA KADAR GİDECEK ZORLU SÜREÇ BAŞLIYOR Türkiye’nin AİHM kararını uygulamaması gerekçesiyle başlatılan ihlal prosedürü, Komite’nin bir dizi uyarı ve kararının ardından geldi. Komite, Türkiye’yi kararın uygulanması için defalarca uyardı ve görüşünü bildirmesi için süre tanıdı. Türkiye ise ihlale neden olan tutukluluk halinin 18 Şubat 2020 tarihinde sonlandığını ve Kavala'nın şu anda başka bir suçtan tutuklandığını savundu. AİHM’in Kavala’nın serbest bırakılmasına dair kararı gerçekleşene kadar Türkiye, Konsey’de giderek artan yaptırımlarla karşılaşacak. Bu yaptırımlar arasında Konsey’in bazı organlarında Türkiye’nin oy hakkının elinden alınması, Konsey’deki atamalarda uygulanan kotaların Türkiye’ye aleyhine kısıtlanması, diplomatik ilişkilerin alt düzeye düşürülmesi gibi bir dizi önlem bulunuyor. Kararın, Türkiye-AB ilişkilerinde de yeni bir kırılma noktası olması bekleniyor. Kavala hakkındaki AİHM kararının uygulanmamaya devam edilmesi halinde ise yaptırımlar, Türkiye’nin üyeliğinin askıya alınması ya da üyelikten çıkarılmasına kadar ilerleyebilecek. Ancak bu süreci bugüne kadar hiçbir üye devlet zorlamadı. Avrupa Konseyi, 2010 senesinden bu yana Azerbaycan'a ihlal sürecini başlattı ve yaptırımları uygulamaya 2017’de başladı. Azerbaycan, muhalif İlgar Memmedov hakkındaki suçlamaları düşürmek zorunda kaldı. HER AİHM KARARINI İHLAL, AYNI YAPTIRIMA TABİİ DEĞİL AİHM, 10 Aralık 2019’ta açıkladığı Kavala kararında, “tutuklanmasının makul bir kuşkuya dayandığını gösteren somut veriler bulunmadığına" ve "tutuklanma kararının Anayasa Mahkemesi önünde incelenmesinin çok uzun sürdüğüne” hükmetti. Mahkeme, bu doğrultuda AİHS'nin özgürlük ve güvenlik hakkıyla ilgili 5'inci ve 18'inci maddesinin ihlal edildiğini, yani Kavala'nın "susturulmak istendiğine” karar verdi. Kararda ayrıca, Kavala'nın bir insan hakları savunucusu olarak susturulmasına yönelik “gizli bir amaç güdüldüğü” belirtildi. AİHS'nin 18'inci maddesi, yetkinin suiistimal edilmesini yasaklamayı öngörüyor ve Sözleşme’de belirtilen hak ve özgürlüklerin yazıldıkları amaç dışında kullanılmalarının engellenmesini hedefliyor. Bazı üye ülkeler, özellikle dış politikalarını ilgilendiren bir dizi AİHM kararını uygulamazken AİHM’in, 5'inci madde bağlantılı olarak 18'inci maddenin ihlali kararı ise oldukça nadir. Kavala davasından önce Rusya'ya karşı Goussinski, Ukrayna'ya karşı Timoşenko, Gürcistan'a karşı Merabishvili ve Azerbaycan'a karşı Mammadov kararları var. Ancak Rusya, Ukrayna ve Gürcistan ihlal süreci başlatılmadan AİHM kararının gereklerini yerine getirdi. Azerbaycan ise AİHM’in 2014’te verdiği ihlal kararını 2020’de uyguladı. TAHLİYE EDİLMİYOR Çarşı davası ile Gezi Parkı davasının birleştirilmesinin ardından görülen 52 sanıklı davanın 26 Kasım'daki ikinci duruşmasında, Kavala’nın oy çokluğuyla tutukluğuna devam kararı verilmişti. Dört yılı aşkın süredir tutuklu bulunan Osman Kavala duruşmaya katılmamıştı. Bakanlar Komitesi, eylül ayındaki son AİHM gündemli toplantısında Ankara'nın Kavala hakkındaki kararı yerine getirmediğini not edip, 30 Kasım-2 Aralık tarihleri arasında yapılacak bir sonraki toplantıya kadar serbest bırakılmaması halinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 46'ncı maddesi gereği bu davaya ilişkin olarak Türkiye hakkında "ihlal prosedürü" başlatacağı ihtarında bulunmuştu.