Politika

Can Atalay: Anayasa’nın askıya alınmasına Meclis'in ortak edilmesi tehlikeli kapılar açabilir

Meclis bugün AYM kararına rağmen cezaevinde tutulan Can Atalay olmadan açılıyor. Atalay da "Anayasa’nın askıya alınması ve bu hale Meclis’in ortak edilmesi tehlikeli kapılar açabilir. Numan Kurtulmuş ağır vebal altındadır" diyor.

Abone Ol

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) yeni yasama yılı bugün açılıyor.

Gezi Parkı Davası'nda 18 yıl hapis cezası verilen, Türkiye İşçi Partisi'nden (TİP) Hatay milletvekili seçilen ve Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) hak ihlali kararına rağmen vekilliği Yargıtay kararı üzerine düşürülen avukat Can Atalay da Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'un ağır vebal altında olduğunu söylüyor.

Atalay, “Anayasa’nın askıya alınması ve bu hale Meclis’in ortak edilmesi tehlikeli kapılar açabilir. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ağır vebal altındadır” dedi.

Can Atalay devamında da "Atalay, "Haksız yere mahpusum ve görevime başlamak istiyorum. Ama şu anki mesele bu değil. Şu anki mesele, Anayasa’nın askıya alınması haline TBMM’nin ortak edilmesine bir son verilmesidir. TBMM’nin daha fazla zarar görmemesini sağlamaktır. Bu da başkanın sorumluluğudur. Kendisinin tarihe böyle geçmek istemeyeceğini düşünüyorum" ifadelerine yer verdi.

Can Atalay, gazeteci İsmail Saymaz’ın sorularını yanıtladı.

Atalay, yeni yasama yılında Meclis’te olmamasıyla ilgili olarak şunları söyledi:

*Anayasa Mahkemesi’nin iki hak ihlâli ve bir de ‘Milletvekilliğinin düşürülmesi yok hükmündedir’ kararlarına rağmen, fiili durum yaratılarak Anayasa’nın askıya alınması ve bu hale Meclis’in ortak edilmesi tehlikeli kapılar açabilir. Dokunulmazlıkların kaldırılması yanlıştı, ancak o yanlışı dahi Anayasa’ya geçici madde ekleyerek, bir hukuki usul takip ederek gerçekleştirdiler. Bütün örneklerde hep bir kitabına uydurma oldu.

*‘Can Atalay Olayı’nda ise kitaba uydurma çabası dahi yok. Darbe ifadesini hakikaten darbeler için kullanıyorum. Ancak olan bitenin darbe olarak nitelenmesini yanlış görmedim. Geçen sürede darbe katmerlendi. Anayasal krizin memlekete nasıl zarar verdiğini herkese anlatmak, asgari demokratik mutabakatlar zemininde yan yana gelinmesi gerekiyor.

Can Atalay Meclia'te olsaydı!

Atalay, Meclis’te olsaydı gündeme getireceği konuları ise şöyle sıraladı:

1-Hatay’ı takip ediyorum. Deprem bölgesinde sorunlar çözülebilmiş değil. Yapılanlar ve yapılamayanlar daha fazla gündemde olmalı. Depremde yakınları kaybolanların feryadı işitilmeli. Araştırma komisyonu kurulmalı.

2-İş hukukumuzda ‘belirsiz süreli iş sözleşmesi’ yerine ‘belirli süreli iş sözleşmesi’nin esas olması düşünülüyor. O takdirde sendikalaşma oranı daha da düşer, kıdem tazminatı olanaksız hale getirilmiş olur.

3-Şehir hastaneleri sözleşmeleri tazminatsız olarak çözülmeli. Kamu zararı için Sayıştay denetim raporlarını hazırlamalı. Hastaların randevu sorunu halledilmeli. Sağlıkta şiddet, çok boyutlu ele alınmalı.

4-Çocukların aç kalması kabul edilemez. Ücretsiz Okul Yemeği Programı başlatılmalı. BM çatısı altındaki Uluslararası Okul Yemeği Koalisyonu’na üye olmalı.

‘Numan Kurtulmuş ağır vebal altında'

Can Atalay, “Daha önce ‘Gezi Davası gibi bir davanın olmaması gerektiği’ni savunan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un şimdiki tutumu hakkında ne düşünüyorsun?” sorusuna da şöyle yanıt verdi:

*Herkes hukuksuzluğun devasa olduğunu ve yaşatılan bu zulmü görüyor. İktidar bloğuna mensup olanlar ‘Bu kadar da olmamalı’ diyor ancak emir geldiğinde demir bile olsa kesiyor. TBMM başkanı ağır vebal altındadır. Anayasa Mahkemesi’nin son kararı çok açıktır: ‘Milletvekilliği hiç düşmemiştir.’ ‘Fiili durumlarla milletvekilliği düşürme girişimi yok hükmündedir.’ ‘Atalay hakkında kesin hükümden söz edilemez; hukuken değil, fiilen tutulmaktadır.’

*Haksız yere mahpusum ve görevime başlamak istiyorum. Ama şu anki mesele bu değil. Şu anki mesele, Anayasa’nın askıya alınması haline TBMM’nin ortak edilmesine bir son verilmesidir. TBMM’nin daha fazla zarar görmemesini sağlamaktır. Bu da başkanın sorumluluğudur. Kendisinin tarihe böyle geçmek istemeyeceğini düşünüyorum.

Atalay, CHP’nin erken seçim görüşüyle ilgili olarak da “Memleketin içinde bulunduğu çoklu kriz ortamında seçimlerin bir an önce yapılması fikrini destekliyorum. Önümüzdeki görev demokratik rejimin ihyasıdır. Seçim bunu sağlayacaktır. Toplumsal ve siyasal hareketler ve partilerin seçime demokrasinin yeniden inşası olarak bakması, önceliklerini ve ilişkilerini bu esasa göre geliştirmeleri her operasyonun panzehridir” dedi.