Aslolan devleti A4’ten kurtarmaktır

Abone Ol
Ankara bürokrasisinin en belirgin özelliği, iktidarın gidici olduğunu herkesten önce hissetmesidir. Böyle zamanlarda, bir yandan “izleri” silerler; öbür yandan fotokopi biriktirirler. İlkinde amaç kendilerini temize çekmektir; ikincisindeye rakiplerini ekarte etmektir. Her durumda da iktidara en yakın partiyle el altında iş tutarlar. Bakanlıklarda ve genel müdürlüklerde CHP’ye bilgi yağmasının nedeni budur. Yarasayı bilirsiniz; kuş gibidir ama kuş değildir, fareye de benzer ama fare de değildir. Masalı bilirsiniz! Yarasanın biri, bir gün gelinciğin yuvasına dalmış. Gelincik, diş bilediği yarasayı görür görmez, “gökte ararken yerde buldum seni” diyerek bir hışımla üstüne yürümüş. Yarasa, hemen bahanesini sıralamış gelinciğin saldırısından kurtulmak için: “Benim” demiş, “farelerle ne ilişkim olabilir? Bu olsa olsa pis bir dedikodudur. Sen de görüyorsun ki ben bir kuşum”. Gelincik bırakmış yarasanın peşini; o da ucuz kurtulduğuna dua edip uçup gitmiş. Yarasa bu durduğu yerde durmaz; yaşadığı bu olaydan birkaç gün sonra bu kez başka bir gelinciğin yuvasına girmiş. Bu seferki gelincik ise kuşlara düşmanmış. Tam atlamış üzerine yarasayı paramparça yapmak üzereyken, “aman” demiş yarasa; “kanatlarıma bakıp beni kuş sanma,  fareyim ben”. O gelincik de bırakmış yarasının peşini; yarasa bir kez daha kurtarmış canını. BAYRAK DEĞİŞTİRME YARIŞI BAŞLAMIŞ! Masal der ki “çoklarını gördük böyle; tehlike karşısında bayrak değiştiren, adamına göre, “Yaşasın Kral der kimi zaman. Kimi zaman da: Yaşasın krala kumpas kuran.” Biliyorsunuz,  CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugünlerde çok yoğun. Bölgeden bölgeye, ilden ile koşturup, akla gelmemiş pek çok toplumsal kesimlerle görüşmeler yapıyor; onların sorunlarını dile getiriyor ve iktidara geldiklerinde ürettikleri çözümü nasıl uygulayacaklarını açıklıyor. Geçtiğimiz günlerde Mersin’de kamyoncuların temsilcileriyle görüşmüş; onlara “C plakası, taksi plakası değerli de kamyonların plakası neden değersiz” diye sormuş ve çözüm önerisini de, “iktidara geldiğimizde kamyon plakalarına sınır getireceğiz ve plakanızı değerli kılacağız” şeklinde açıklamıştı. Pek ses getirmedi ama bürokrasiye yönelik hamlesi çok ses getirmişti. “CHP CV topluyor” söylentisi, iktidarın gidici olduğu kanaatini tahkim etmişti. “Cin şişeden çıkmıştı” bir kere; geri dönülmesi artık zordu. Otuz yıllık tecrübemi tanık olarak gösterip diyebilirim ki Ankara bürokrasisinin en belirgin özelliği, iktidarın gidici olduğunu herkesten önce hissetmesidir. Böyle zamanlarda, bir yandan bırakmak zorunda kaldıkları “izleri” silerler; diğer yandan fotokopi biriktirirler. İlkinde amaçları kendilerini temize çekmektir; ikincisinde amaçlarıysa muhtemel rakiplerini ekarte etmektir. Her durumda da iktidara en yakın partiyle el altında iş tutarlar. Bakanlıklarda ve genel müdürlüklerde CHP’ye bilgi yağmasının nedeni budur. KİM DERDİ Kİ BÜROKRATIN BIYIKSIZI MAKBUL OLACAK! Durum tam da bu haldeyken, Kılıçdaroğlu’nun bürokratlara ikinci kez çağrıda bulunup,  “düsturunuz, milletin refahı olsun” demesi,  iktidar değişimine ramak kaldığına ilişkin kanaati güçlendirmiş görünüyor. Anlaşılan o ki iktidar partisine yaranmak için bıyıkları bademe çevirmeler, AKP’nin karşısındaki mütevazi Söğütözü Camiine gidip Cuma namazı kılmalar, oralarda kurum kimliklerini düşürmeler dönemi geride kalmış; artık gözlerini Söğütözü’nün Batı kısmına, CHP Genel Merkezine çevirdikleri görünüyor. Bugünlerde Ankara’da “bıyıksız” bürokratlarda artış görünüyor. Gerekçe, “daha genç gösteriyor”! Bu örtüyü kaldırdığınızda, koridorlarını aşındırdıkları CHP’ye yaranmak için kendilerine çeki düzen verme telaşının yattığını göreceksiniz. Kim derdi ki “gün gelecek, bürokratın bıyıksızı makbul olacak”. TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu bile “Merkez Bankası’nın faiz indirimi kararı sonrası hem uzun vadeli faizlerin hem de döviz kurlarının artması reel sektörümüzü tedirgin etmektedir. Temennimiz piyasadaki faizlerin ve enflasyonun düşeceği, finansal istikrarın tesis edileceği ortama en kısa sürede kavuşmaktır” dediğine göre bürokratların saf değiştirmesi anlaşılabilir. Bütün bunlar, iyiye işaret elbette! Nihayetinde kamu yönetimi denilen alan, çoktandır “mayınlı bölge” statüsüne geçmiş ve oraların “temizlenmesi” gerekiyor. Mesele, nasıl temizleneceğindedir. Çünkü “şeytan ayrıntıda gizlidir” ve “ayrıntı” gözden kaçırılmamalıdır. Nedir o ayrıntı? Fare mi, kuş mu tartışmasına girmeden, bildiklerini samimi bir biçimde anlatacak bütün bürokratları koruma altına almak ve yeni dönem bürokrasisinin liyakat ölçütlerine, “yurtsever”lik ilkesini eklemek esas olmalıdır. Böylece “kitabına uydurulmuş”,  “A4’e sığdırılmış” ve “kamu yönetiminin taşıyıcı kolonlarını çürütmüş” bütün yolsuzlukları açığa çıkartmak mümkün olabileceği gibi Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına sağlıklı bir yapıyla girilmesi sağlanabilecektir.