Asgari ücret belirlenirken TÜRK-İŞ olmasaydı ne olurdu?

Abone Ol
TÜRK- İŞ başkanının basın toplantısında bir gazetecinin asgari ücretin beklenenin altında kaldığı hatırlatmasını “Allah sana yardım etsin kızım” diyerek cevaplaması, AKP hükümetinin uzun yıllara yaydığı TÜRK-İŞ’e müdahalesinin tam manasıyla başarıya ulaştığının kanıtı… Bu sene zam tartışmalarına damga vuran, asgari ücretin dolar düzeyinde ne kadar olacağıydı. Doların faiz artırımıyla birlikte yükselişe geçmesi bu tartışmaların birincil nedeniydi. Çalışma bakanı kendi paramızla ücreti belirleyeceğiz müdahalesi TL’nin dolar karşısında değer kaybının önüne geçemese de asgari ücretin 500 dolar olacağı konuşuluyordu. Görüşme masasında patronları, hükümeti ve işçileri temsilen bulunan tarafların toplantısı sonucu ne mi oldu? TÜRK- İŞ başkanının basın toplantısında bir gazetecinin asgari ücretin beklenenin altında kaldığı hatırlatmasını “Allah sana yardım etsin kızım” diyerek cevaplaması, AKP hükümetinin uzun yıllara yaydığı TÜRK-İŞ’e müdahalesinin tam manasıyla başarıya ulaştığının kanıtıydı. TÜRK-İŞ kuruluşu itibariyle sınıf sendikacılığının dışında bir modeli benimsediğini ilan ederek ABD sendikalarıyla ilişiği Demokrat Parti iktidarı dönemindeki edilgen tutumu ile bugünkü durumu birbirine çok benzer özellikler taşıyor. Bu tarzın partiler üstü bir yaklaşımla sendikacılık olduğu ABD sendikalarıyla iyi ilişkilerin mektuplarla sürdüğü Aziz Çelik’in yaptığı araştırmalar sonucunda ABD sendikalardan edindiği bu mektuplarda bir bölüm benim dikkatimi çekti. George Meany, Jay Lovestone ve Irving Brown’dur (Beichman, 1990). Meany, Lovestone ve Brown üçlüsü sadece sendikacı değil Soğuk Savaş dönemi ABD dış politikasının önemli aktörleri, AFL-CIO’nun antikomünist çekirdeğiydi. AFL-CIO’yu bu dönemde ABD dış politikasının kıtalararası bir aracı olarak kullandılar. DP hükümeti dönemindeki ABD hayranlığı ve ikili ilişkilerin gelişmesi için izlenen dış politika iç politikayı da birbirine bağlamıştır. TÜRK-İŞ Amerikan sendikacılığı ve sendikalarıyla ilişiği böyle bir siyasi atmosferin yaşandığı dönemde hayata geçirilmiştir. Siyaset üstü değil tam da siyasetin tarafı olmayı tercih etmiştir. 2002’de tek başına hükümeti kuracak çoğunluk ile seçimi kazanan AKP 90’lardaki iş hareketine boyun eğmek zorunda kalan ve içerisinde ilerici sendikaların olduğu TÜRK-İş’e düzenlediği operasyon ile kuruluş misyonuna dönüşü sağlamıştır. Tamamen kendi kontrolüne alacak girişimleri, işçi sınıfının en hareketsiz dönemin de özelleştirmelere karşı iş yeri direnişleri ve ücret pazarlığı dışında sendikaları zorlayacak bir tepki mevcut değilken hayata geçirmiştir. İşçi sınıfı hareketinin olmadığı bir yerde sendikal hareket tartışması yapmak tartışmayı sendikaların bürokratik işleyişine indirgemek patinaj yapmaya katkıdan başka bir işe yaramıyor. Evet bugün sendikal hareketten söz edemeyecek bir noktayken işçi sınıfı için buraları mücadele alanı olarak tariflemek milyonlarca sendikasız işçinin dışarı da kalmasına neden oluyor. Son verilere göre 16 milyon 163 bin 54 işçiden 2 milyon 330 bin 98 kişi sendikalara üye. Bu işçiler sendikalarına aidat ödeyen toplu sözleşme imzalayan işçileri de kapsıyor. Ücret ve toplu sözleşme sendikacılığı yaptıkları iddiası taşıyan sendikaların ortalama ücretlerin asgari ücretle eşitlenmesi varlıklarıyla yokluklarının bir anlamı olmadığını gösteriyor.
TÜRK-İŞ sivil toplum örgütü gibi veri açıklamanın dışında mücadele edecek bir yapıdan yoksundur. İçlerinde Petrol-İş ve Hava-İş’in de olduğu sendikal güç birliği platformu denemesi önemli çıkıştı ancak nefesi yetmedi.
TÜRK-İŞ sivil toplum örgütü gibi veriler açıklamanın dışında mücadele edecek bir yapıdan uzunca bir zamandır yoksundur. İçlerinde Petrol-İş ve Hava-İş’in de olduğu sendikal güç birliği platformu denemesi önemli çıkıştı ancak nefesi yetmedi. Bu sendikaların yönetimi de AKP’nin istediği şekilde belirlendi. Asgari ücretin belirlenmesinde İşçiler adına oturan TÜRK-İŞ’in açıkladığı açlık ve yoksulluk rakamları şu şekilde.
Dört Kişilik Ailenin Açlık ve Yoksulluk Sınırı (TL/Ay)*
Haziran2022 Aralık2022 Mayıs2023 Haziran2023
Yetişkin Erkek Gıda Harcaması 1.920,33 2.451,55 3.104,50 3.111,88
Yetişkin Kadın Gıda Harcaması 1.541,57 1.951,20 2.530,16 2.528,37
15–19 Yaş Grubu Çocuk Gıda Harcaması 1.897,83 2.421,55 3.067,00 3.074,38
4–6 Yaş Grubu Çocuk Gıda Harcaması 1.031,43 1.306,27 1.660,33 1.658,55
Açlık Sınırı (4 Kişilik Ailenin Gıda Harcaması) 6.391,16 8.130,57 10.362,01 10.373,28
Yoksulluk Sınırı (4 Kişilik Ailenin Toplam Harcaması) 20.818,10 26.483,94 33.752,48 33.788,80
Sendikal hareketi sadece TÜRK-İŞ ile açıklamak tabi ki çok eksikli oluyor, ancak bugün masada en çok üyeyle temsilen oturması ve diğer konfederasyonların için de bulunduğu durum itibariyle bir hareketten çok diğerlerinin de bir alanı kapatmak dışın da bir misyonlarının olmadığını söyleyebiliriz. Sorun Seyfi Demirsoy, Bayram Meral, Mustafa Kumlu, Ergün Atalay gibi isimler değil sorun sınıf sendikacılığı anlayışının olmaması. Bir değişim de sendikal alan da gerekli. https://www.turkis.org.tr/turk-is-haziran-2023-aclik-ve-yoksulluk-siniri/ https://www.calismatoplum.org/makale/vesayet-mektuplari-1950-ve-60li-yillarda-turk-ve-abd-sendikacilari-arasindaki-yazismalar