Ankara ve girişimcilik zirvesi izlenimleri

Abone Ol
Zirve her bakımdan çok güzel geçti, sıcak ve samimi bir ortamda inovasyona dair her şeyi konuştuk diyebilirim. Ana temamız “Sağlıkçıdan girişimci olur mu” idi, günün sonunda pek güzel olabileceğini gördük. Bu yazıları yazmak için yaptığımız görüşmelerde sıklıkla yanımda gördüğünüz Dr. Şevval Karadağ Ankara’da bir Girişimcilik Zirvesi düzenlemek istediklerini söylediğinde hemen yapalım dedim. Ama sonra İstanbul’da bu işler kolay, Ankara’da nerede yapacağız, nasıl yapacağız diye düşünmeye başladım. Ancak o ve Medipreneurs’deki arkadaşları her zamanki enerjileriyle harika bir etkinliğe imza attılar. 30 Nisan’daki zirveden birkaç gün önce Ankara’ya giderek çeşitli kurumlarla, girişimcilerle bir araya geldik. Bu haftaki İnovasyon Durağında sizlere Ankara izlenimlerimi aktaracağım. Bir kere Ankara benim 1987’de bıraktığım, o zamanlar İstanbul’dan daha yeşil olan bir Ankara değil. Var olan bütün güzellikleri betonlara boğulmuş, trafiği, şoförleri İstanbul’dan kötü bir Ankara var. Ancak eskiden olduğu gibi insanları hâlâ güzel. Görüşme trafiğim de böyle değerli bir akademisyen olan diyetisyen Dr. Banu Salman ile başladı. Banu ile sosyal medyadan tanışıyorduk, ikimiz de PolitikYol sitesi yazarıydık. Vizyonunuzun uyuştuğu kişilerle sohbet çok verimli oluyor, bilhassa gıda sürdürülebilirliği konusundaki çalışmalarını merakla bekliyorum. Akşamüstü ilk asistanlarımdan, şimdi çocuk cerrahisi profesörü Tuğrul Tiryaki ile buluştuk. Yetişmesine katkıda bulunduğum çalışma arkadaşlarımın akademik olarak yükselmeleri veya önemli mevkilere gelmeleri beni en çok mutlu eden olaylardır. Tuğrul şimdi Bilkent Şehir Hastanesinde Çocuk Üroloji Kliniği sorumlusu olarak çalışıyor. Bu devasa yapının 700 yataklı çocuk hastanesinin her türlü çocuk hekimliğine dair yan dalı içermesi nedeniyle kısa sürede dünya çapında ses getiren bir merkez olacağına eminim. Hastane zamanla sadece hasta tedavisiyle sınırlı bir yer olarak kalmaz ve bilhassa temel bilimler, mühendislik, genetik, biyoenformatik gibi dallarla yoğun işbirliği yapılırsa Nadir Hastalıklar başta pek çok konuda tarihi başarılara imza atabilir. Güven Hastanesi Dr. Ahmet, Aysun Küçükel’in kurduğu, ilk özel hastane olarak tanıdığım köklü bir kurum. Şimdi Nükhet ve Banu Küçükel ebeveynlerinden aldıkları bayrağı daha da yukarılara taşıyorlar. Onların kurduğu Aysun Küçükel Sağlıklı Yaşam Merkezi ve Evde Bakım Hizmetleri özel sektörde bütünsel sağlık anlayışına uygun bir ilk sayılabilir. Güven Future da onların bir diğer ilki. Kurum sağlıkta inovasyonun önemini görerek bu alana ciddi yatırım yaptı ve sektörümüzün deneyimli isimlerinden Tolga Tuncer önderliğinde birçok yetenekli kişiyi inovasyon amaçlı bir araya getirerek çalışmalara başladı. Bu ekibin geliştirdiği zihin sağlığına yönelik enfes uygulaması çok etkileyici. Recep Uslu ismini tıbbi cihaz ve malzeme sektöründe olup da duymayan yoktur. TİTCK’daki görevi sırasında üstün hizmetler yaptığını rahatlıkla söyleyebilirim. Recep Bey Aselsan’a transfer oldu ve biz de ekip olarak onu ziyarete gittik, fevkalade güzel bir görüşme yaptık. Bu görüşmede savunma sanayi ile sağlığın temel farklarını, ilerisi için neler yapılması gerektiğini, işbirliği olanaklarını etraflıca gözden geçirdik, sağlık sektörünün biraz doğru politikalarla başarabileceklerini hayal ettik. Önümüzdeki dönemde böyle değerli bürokratların birikimlerinden alabildiğine yararlanmak lazım. Prof. Dr. Simten Malhan Başkent Üniversitesi Sağlık Yönetimi Bölümünde uzun yıllar çok başarılı çalışmalar yaptıktan sonra Güven Grubuna Genel Müdür olarak atandı. İnovasyonun, dijital sağlık teknolojilerinin, yapay zekânın sağlıktaki önemini bilen deneyimli bir akademisyenin böyle bir görevde olması çok kıymetli. Obezitenin Ulusal Ekonomik Yükü çalışması ve yayınladıkları rapor çok önemli, maalesef Avrupa’nın en obez ülkesi hâline geldik. Dijital sağlık üzerine kurmak istedikleri derneğin başarılı olmasını diliyorum. Pazar günü erkenden zirveye ev sahipliği yapacak olan Lokman Hekim Üniversitesinin yolunu tuttum. Lokman Hekim sağlık temalı bir üniversite, kurucu rektörlüğünü yapmış olan Prof. Dr. Bülent Gümüşel zirveyi birlikte yaptığımız Sağlık ve İlaç Teknoloji Merkezi’nin (LHUSTEK) Yönetim Kurulu Başkanı. Bülent Bey ve eşi Belma Hanım benim gibi Hacettepeli, ancak onlar eczacı. İnovasyona gönül vermişler, onların önderliğinde merkezin çok önemli işler başaracağı muhakkak.
Etkinliklerde konuşmacılar kadar katılımcıların enerjisi, tartışmaya katkıları da önemlidir. Bu bakımdan şanslıydık; salonu son dakikaya kadar dolu tutan, birbirleriyle ve bizlerle tanışmak, konuşmak için hiçbir fırsatı kaçırmayan izleyicilerimiz vardı.
Zirve her bakımdan çok güzel geçti, sıcak ve samimi bir ortamda inovasyona dair her şeyi konuştuk diyebilirim. Ana temamız “Sağlıkçıdan girişimci olur mu” idi, günün sonunda pek güzel olabileceğini gördük. Etkinliği düzenleyen Şevval ve arkadaşlarının iddiası her sağlık girişiminde bir sağlıkçı bulunması ve amaçları da inovasyona hevesli tüm sağlık mesleklerinden öğrenci veya mezunların eğitim, danışmanlık koçluk ve çeşitli darboğazlarında desteklenmesi. Böylelikle “Birlikte İyileştirebiliriz” diyorlar. İlk oturumda hekim girişimcileri dinledik. Genç bir kardiyoloji profesörü olan Sercan Okutucu kendi dalında hekimleri bir araya getiren sosyal girişimi “Online Kardiyoloji Kulübü” nü tanıttı, dijital teknolojilerin sağladığı kolaylıklar sayesinde güzel etkinlikler yaparak meslektaşlarına yararlı olduğunu gördük. Ayrıca akıllı stetoskop, kalp ritim bozukluklarının tespiti ve teletıp konusundaki girişimlerini öğrendik. Dr. Adem Emre Çelik kardeşi Abdulkadir ile birlikte bir taraftan doktorlara sosyal sorunlarında destek sağlarken, bir taraftan da gebe ve doğum yapmış annelerin ilaç kullanımına yönelik girişimini başarıyla yürütüyor. Gebelak ismini alan uygulama ile ihtiyaç duyan herkese gebelik ve emzirme sırasında hangi ilaçları alıp alamayacaklarına dair bilgilendirmeler yapıyor. Dr. Ahsen Gürsoy Tayland’dan, etkinliğimize online katılarak, cinsel sağlık ve üreme sağlığı konusundaki girişimi Milda hakkında bilgi verdi. Şevval Karadağ’ın bir tıp öğrencisi olarak yaşadığı girişimcilik yolculuğunu dinlemek ise her zamanki gibi ilham vericiydi. Bu konuşmalarda tüm hekim arkadaşlar bir taraftan hekimlik yaparken bir taraftan girişimci olmanın zorluklarını ve aynı zamanda avantajlarını çok güzel ifade ettiler, başarılarıyla genç izleyicilere yol gösterdiler. “Fareli Kız”  olarak bilinen Begüm Buğdaycı’yı bu etkinlik vesilesiyle tanıdım! Kendisi dereceyle bitirdiği Veterinerlik Fakültesinden yapılan akademisyen olma tekliflerini içindeki girişimcilik ateşi nedeniyle reddetmiş ve Türkiye’nin ilk deney hayvanları üretim merkezini kurma hayalinin peşine düşmüş. Uzun maceralar sonunda şu anda firması Kobay bu alandaki herkesin bildiği, Uruguay dahil ihracat yapan, kamu ve özel sektörden tüm kurumların güvenerek ürünlerini kullandığı bir referans merkezi konumunda. Doç. Dr. Urartu Şeker ülkemizde sentetik biyolojinin en önde gelen isimlerinden. Yaşam öyküsü ile renklendirdiği konuşması çok etkileyici idi. Biliminsanı olarak yeri zaten tartışılmaz. Bunun yanı sıra kendini laboratuvara hapsetmeyip buluşlarını ticarileştirme gayreti ile örnek oluyor; şimdiden piyasada satılmakta olan yenilikçi ürünleri var, kendisini kutluyorum. Bir krizler ve dönüşüm çağındayız; bunun içinden ancak bilimle, bilimin rehberliği ile çıkabiliriz. Bu durumda biz biliminsanlarına her zamankinden daha fazla sosyal sorumluluk düşüyor. İşte Urartu Şeker bu konuda da geri durmuyor ve sosyal medya başta her platformda bilimsel yaklaşımla gerçekleri cesurca dile getiriyor, karar vericileri ikna etmeye, toplumu doğru biçimde bilgilendirmeye çalışıyor.
Benden böyle bir köşe yazmamın istenmesinin sebebi bu önemli konu hakkında sizleri bilgilendirmek, bir yandan da karar vericilerin dikkatini çekmekti. Umarım bu amacımıza ulaşmışızdır.
Zirvenin fikir babası olan Ramazan Bodur Kırıkkale Üniversitesi öğrencisi. Devlet, vakıf farketmiyor Ramazan gibi dijital sağlık teknolojilerine, yeniliklere açık olan gençler kendi öğretim üyelerinden, okullarından yeterince destek göremediklerinden yakınıyorlar. Sağlıkta inovasyonun önündeki en önemli engellerden birisi de bu. Ramazan’ın yönettiği oturumda diş hekimliği alanındaki girişimleri izledik. Dr. Zerrin Işık Tüfekçi bilgeliği ile hepimizi kendisine hayran bıraktı. Bir moleküler biyoloji öğrencisi olmasına rağmen ResultLabAI isimli diş röntgenlerini yapay zekâ yardımıyla okuyan girişimi kuran Meryem Doğan, diş hekimliği öğrencisi olmasına rağmen büyük işlere imza atarak büyük topluluklar oluşturmayı başaran Deniz Baran Bek dikkatimizi çekti. Yatırımcı oturumunu zevkle yönettim. Orhan Mutlu Topal, Mete Özgürbüz, Funda Çopur eşsiz deneyim ve birikimlerini içtenlikle bizlerle paylaştılar. Canlı tartışma ortamını zaman sınırı yüzünden yarıda kesmek zorunda kaldık. Günün son oturumu eczacılıkta girişimcilik idi. Benim gördüğüm kadarıyla Türkiye’de eczacılık eğitimi ağır olsa da öğrencileri inovasyona teşvik eder mahiyette. O nedenle Sağlık Öğrenci Forumu gibi sağlık mesleklerinde multidisipliner çalışma ve işbirliğini önceleyen gruplarda, yapay zekâ veya bilim kulüplerinde çok sayıda eczacılık öğrencisi görmek mümkün. Onların ileride önemli buluşlara imza atacağına eminim. Oturumda Pharmaİno kurucuları Ömrüm Ergüven ve Sefa Mumay öğrencilikten başlayarak girişimcilik serüvenlerini, gelecek hayallerini aktardılar. Lokman Hekim Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Belma Koçer Gümüşel zehirlenmelerde çok önemli bir ihtiyaca cevap veren girişimini bize tanıttı. Nihayet eczacılıkta inovasyon denince ilk akla gelen isim olan Bora Hazır eczane eczacılığı yaparak da başarılı girişimci olunabileceğine dair en güzel örnekti. Etkinliklerde konuşmacılar kadar katılımcıların enerjisi, tartışmaya katkıları da önemlidir. Bu bakımdan şanslıydık; salonu son dakikaya kadar dolu tutan, birbirleriyle ve bizlerle tanışmak, konuşmak için hiçbir fırsatı kaçırmayan izleyicilerimiz vardı. Böyle gençlerimizin varlığı geleceğe dair umutlarımızı pekiştiriyor. Değerli okurlar köşemizin, şimdilik, sonuna geldik. 20 İnovasyon Durağı yazısıyla sizlerle 20 haftadır beraber oluyoruz, büyük ilgi gösterdiniz, çok teşekkür ediyoruz. Bu seride adeta mini bir sağlıkta inovasyon kütüphanesi oluşturalım ve bu konuya ilgi duyanlar istediklerinde çeşitli yönlerine ulaşma şansı yakalasınlar amacını hedefledik. Site yetkilileri Dr. Ali Haydar Fırat ve Murat Aksoy’a bu fırsatı yarattıkları, teknik ekibe desteği için şükranlarımı sunuyorum. Yazılarda sadece benim ismimi görüyorsunuz ama eşim Prof. Dr. Ayşen Bulut’un hepsinde emeği var ona da ayrıca teşekkür ediyorum. Benden böyle bir köşe yazmamın istenmesinin sebebi bu önemli konu hakkında sizleri bilgilendirmek, bir yandan da karar vericilerin dikkatini çekmekti. Umarım bu amacımıza ulaşmışızdır. Zira Türkiye’nin döviz tüketen ekonomi ve sanayi yapısının radikal biçimde değişerek net döviz üretir hâle gelmesi hepimizin arzusu. Bunu sağlayabilecek olan sağlığa dayalı ekonomi ve inovasyon geleceğimiz açısından çok önemli. Ümit ediyorum ki Cumhurbaşkanlığını kazanacak kişi ve iktidarı oluşturacak siyasi oluşumlar bu alanda öne geçmemiz için gerekli adımları hızla atarlar. Hoşcakalın, sağlıkla Kalın.