Ama, biz bu filmi de görmüştük
İsmail Kahraman 2016’da “laikliğin anayasadan çıkarılması” çağrısı yapmıştı. Erdoğan o çıkışı sahiplenmemişti. Kahraman “kişisel görüşüm" demişti. 2023 yaklaştıkça tabanı konsolide etmek için belirli aralıklarla açıklanan kişisel görüşlerin resmi görüş haline geldiğini göreceğiz.
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Başkanvekili ve eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Birlik Vakfı’nın “Yeni Anayasa ve Öze Dönüş” başlıklı konferansında; “Değişmez maddeler anayasaya konmamalıdır. Milletin isteği halinde değiştirilebilir. Millet kendini idare etmek için bir araya geliyor da bir karar veriyorsa demokrasinin gereğini yerine getirmek lazımdır.” diyerek ilk 4 maddenin yeni Anayasada yer almaması gerektiği yönünde görüşünü ifade etmiş.
Yeni Anayasa'da ‘dinin' olmasını da isteyen Kahraman, “Bütün bu anayasalarda din vardır, din dersleri vardır, Diyanet İşleri Başkanlığı vardır, din görevlileri maaşını devletten almaktadır. Dini bayramlar, resmi tatil günleridir. İçinde olduğumuz çevrenin dışındaymış gibi davranmak çok yanlıştır.” diyerek de yeni anayasada dinin olmaması, dinle barışık bir anayasa gerektiğini ifade etmiş.
GERÇEKTEN KOPMANIN EN SOMUT HALİ
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Meclisin açılışından sonra partisinin ilk grup toplantısındaki konuşmasında ise; “Mesela biz yeni anayasa diyoruz. Hemen birileri çıkıp ilk 4 maddeyi de değiştiririz diyerek PKK'nın güdümündeki HDP'ye destek veriyor. Anayasanın ilk 4 maddesini değiştirmek CHP'nin kurumsal iradesi midir? Kılıçdaroğlu'nun isteği midir? CHP'nin kurumsal iradesi ise ülkemiz açısından ciddi bir sıkıntı var demektir” şeklinde bir bölüm var.
Anayasanın değişmez maddelerinin değişmesi ile ilgili bir öneri ya da talep ne Kılıçdaroğlu’dan ne de CHP’den geldi. Bu talep bizatihi Cumhurbaşkanlığı YİK Başkanvekili ve Erdoğan’ın da “abim” dediği Kahraman’dan geldi.
Nitekim Kılıçdaroğlu Erdoğan’a; “AK Parti'nin ileri gelenleri 'Anayasanın ilk dört maddesinin değişmesini' talep ediyor; Erdoğan, benim söylediğimi zannediyor.” cevabını veriyor haklı olarak.
Kabul edelim ki, sadece bu örnek bile Erdoğan’ın çevresindekilerin gerçeklerden evet somut gerçeklerden koptuğunu göstermesi açısından önemlidir. Erdoğan’ın kendisine sunulan metni okuduğunu düşündüğümüzde bu gerçekten kopma halindeki rolünün daha az olduğu ileri sürülebilir.
BUNU DA GÖRMÜŞTÜK
Bu tartışmanın başrolünde İsmail Kahraman olduğuna göre şunu söyleyebiliriz; “Biz bu filmi de görmüştük”.
Laikliğin anayasadan çıkarılıp, dindar bir anayasa yapılması talebi Kahraman tarafından ilk defa getirilmiyor.
Ne zaman mı?
Yine geriye gidelim;
Yaklaşık 5.5 yıl önce Nisan 2016’da o zaman Meclis Başkanı sıfatı ile yine “yeni anayasa” tartışmaları yapıldığı dönemde “laikliğin anayasadan çıkarılması ve dindar anayasa yapılması” çağrısı yapmıştı.
O dönem, bu çıkışı Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere AK Partili yetkililer sahiplenmedi. Takip eden günlerde Kahraman bu çağrının “kişisel görüşü” olduğunu ifade etmişti.
Kahraman’ın kişisel görüş olarak ifade ettiği görüşler kuşkusuz “öz fikri” yani samimi görüşleri idi. Ve bugün daha iyi biliyoruz. Bu görüş eğer, Erdoğan tarafından sahiplenseydi, “resmi görüş” haline de gelebilirdi.
Belli aralıklarla yetkili isimlerin bu yönde yaptıkları öz fikir açıklamalarının tek bir amacı var o da bunların resmi görüş haline gelmesidir.
Bu açıdan siyaseten bu talepler 2023 yaklaştıkça artacaktır. Bu bir yandan tabanı konsolide etme diğer taraftan öz fikirlerin, resmi görüş haline getirme çabası olarak karşımıza çıkacaktır.
Bu resmi görüşün hedefi de 2023 Türkiye’sini laik nosyonlarının törpülenerek, İslami/Şeri bir devlete dönüştürme hedefidir.
Sanırım önümüzdeki aylarda AK Parti’den gelen açıklamalarla daha önce izlediğimiz pek çok başka filmi yeniden izleyeceğiz.