İmamoğlu’na verilen ceza sonrası Altılı Masa’daki partilerin yetkililerinden edindiğim izlenim aday belirleme takviminde bir değişiklik olmayacağıdır. Ama bu kararın önemli sonucu Altılı Masa’nın ilk defa sahneye çıkmış olmasıdır.
Önceki gün Saraçhane Meydanı tarihi günlerinden birini yaşadı. Ekrem İmamoğlu için verilen hapis cezası ve siyasi yasak üzerine, Altılı Masa’nın liderleri bugün Saraçhane Meydanı’nda ilk defa halkın önüne çıktılar.
İmamoğlu’nun konuşmasıyla başlayan miting, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun konuşmasıyla devam etti. Sonra Altılı Masa’nın liderleri sahneye çıktılar. Hemen ifade edelim; SP lideri Temel Karamollaoğlu’nun yerine vekili katıldı mitinge.
Mitingde yapılan tüm konuşmalar, Türkiye’de adalete olan açlığı ifade etti. Verilen kararın hukuki değil siyasi olduğu tekrarlandı. Ve en önemlisi de her liderin neredeyse “milli iradeye” yaptığı vurgu oldu.
Diğer yandan Saraçhane Mitingi’ni önemli kılan, Altılı Masa’daki partilerin liderinin rutin genel merkez toplantıları dışında halkın önünde bir araya gelmesi oldu. Bu toplantı, bir anlamda Altılı Masa’nın kamuoyuna birlikte mesaj vermesi oldu. İyi de oldu. Keşke Altı Masa liderleri meydanlarda daha sık yan yana olabilse.
Toplumda büyük ölçüde bu yönetim tarzına, anlayışına ve onu kişisel olarak temsil eden Erdoğan’a karşı bir mesafe olduğu açıktır. Ama bu mesafenin siyasal geçekliğe yani karşısındaki adaya desteğe dönüşmesi aday belirlenene kadar izlenecek siyasetle doğrudan bağlantılıdır.
YOL HARİTASI HANGİ AŞAMADA?
Son üç günde yaşanan bu yoğun süreç, bazı konuları yeniden tartışmak için fırsat yarattı. Ama en önemlisi son iki aydır yeniden iktidara geçen gündem belirleme üstünlüğü bu karar ile yeniden muhalefete döndü. Umarım muhalefet bu süreci olumlu kullanabilir.
Elbette bu kararın ortaya çıkardığı önemli tartışma başlığından birisi muhalefetin adayının “kim” olacağının sorusu.
Altılı Masa, liderler üzerinden adayın kim olacağı konusunda bir takvim işlediğini ve bu takvime göre de aday konusunun en son ve en kolay konu olduğunu söylüyor.
Bu aşamada aday belirlemeden bir önceki aşama olan;
“geçiş süreci yol haritası” ve Altılı Masa’nın
“ortak seçim beyannamesi”nin tamamlanması. Bu iki önemli metinle ilgili çalışmalar son aşamaya gelmek üzere.
Gelecek Partisi ev sahipliğinde muhtemelen 26 Aralık tarihinde yapılacak Altılı Masa toplantısında bu iki metnin genel başkanlara sunulması ve başkanların onayı ile Ocak 2023’ün ilk yarısında liderlerin ortak imzasıyla kamuoyuna açıklanması bekleniyor.
Bu iki metin belirlenecek aday açısından önemli metin olacak. İki nedenden dolayı;
İlki kabul edilecek “geçiş süreci yol haritası” ile belirlenecek adayın bir anlamda “yetkilerine” sınır çizecek. Yani belirlenecek aday sınırları çizilmiş yetkileri kullanacak. Mevcut yetkilerin bir kısmını Meclis’e devretmeyi kabul edecek.
İkinci neden ise açıklanacak “ortak seçim beyannamesi.” Türkiye’nin 9 ana sorununa 72 alt başlıkta çözüm önerileri sunacak. Bu öneriler bir anlamda belirlenecek adayın da genel söyleminin çerçevesini çizecek.
Bu açıdan bakıldığında Altılı Masa, bugüne kadar kazanmayı umduğu seçimin sonrasını yani geçişi sorunsuz yönetmeyi hedeflediğini açık biçimde ortaya çıkmaktadır.
SEÇİM Mİ, SONRASI MI?
Bu iki verili durum bize şunu söylüyor; Altılı Masa’nın adayı, kullanacağı yetkileri sınırlanmış ve yine Altılı Masa’nın belirlediği genel söylemi benimseyip sahiplenecek bir “isim” olacak.
Bütün bu tablo bize şu soruyu sorma hakkı veriyor.
Öncelik seçimi kazanmak mı?
Yoksa seçim sonrasını yönetmek mi?
Bu iki soru öncelik sıralaması olmadan birbirinin mütemmim cüzüdür. Yani ikisi aynı olmak zorundadır.
Görünen o ki, Altılı Masa’nın şu andaki önceliği, seçimi kazanmak kadar sonrasında da sürecin iyi yönetilmesidir.
Ama bu seçimin kazanılmak zorunda olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Sonuçta seçim kazanılmadan, seçim sonrasının yönetilmesi imkân dahilinde değil.
İnsanların hayatlarına dokunacak, umutlarını besleyecek, onların geleceğe umutla bakmalarına sağlayacak somut vaatlere ihtiyacı vardır. Aday kim olursa olsun, muhalefetin adayın gücünden bağımsız olarak kazanması bu düzenin, bu sistemin değişmesini isteyenlerin somut çabalarıyla mümkündür.
ALTILI MASA’NIN BÜYÜK SORUMLULUĞU
Bu noktada temel soru şu; Altılı Masa, en geniş tanımla muhalefet bu seçimi hangi adayla kazanabilir?
Altılı Masa’nın yukarıda andığım takvimine göre masada aday isimleri Ocak 2023 ortasından itibaren konuşulmaya başlanacak ve sonuçlanması muhtemelen Ocak 2023 sonunu bulacak.
Aday tartışmalarında şimdiye kadar öne çıkan isimlere bakıldığında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir adım önde olduğu bir gerçektir.
Diğer yandan kamuoyunda oluşan bir talep de İmamoğlu’nun, hakkında verilen hukuksuz kararın yarattığı mağduriyetten yararlanarak aday gösterilmesidir. Bu kuşkusuz sadece İmamoğlu’nun mağduriyeti ile ilgili değildir. Bunu talep edenlerin bir argümanı da hâlen yapılan araştırmalarda da İmamoğlu’nun güçlü bir isim olmasıdır.
Bugün itibariyle Altılı Masa’daki partilerin yetkililerinden edindiğim izlenim aday belirleme takviminde bir değişiklik olmayacağı ve Kılıçdaroğlu’nun hala en şanslı aday olduğudur.
Ama şunu hemen ifade edelim; Altılı Masa aday belirleme konusunda sorumluluğu her geçen gün artmaktadır.
Evet toplumda büyük ölçüde bu yönetim tarzına, anlayışına ve onu kişisel olarak temsil eden Erdoğan’a karşı bir mesafe olduğu açıktır. Ama bu mesafenin siyasal geçekliğe yani karşısındaki adaya desteğe dönüşmesi aday belirlenene kadar izlenecek siyasetle doğrudan bağlantılıdır.
İnsanların hayatlarına dokunacak, umutlarını besleyecek, onların geleceğe umutla bakmalarına sağlayacak somut vaatlere ihtiyacı vardır.
Son olarak bir kez daha yazalım. Aday kim olursa olsun, muhalefetin adayın gücünden bağımsız olarak kazanması bu düzenin, bu sistemin değişmesini isteyenlerin somut çabalarıyla mümkündür.