Açıklamada en azından kapsayıcı laikliğe atıfta bulunulmaması Cumhuriyetin laiklikle taçlandırılma şartına ihtiyaç duyulmamasından mı yoksa masadaki kimi partilerle laiklik anlayışı konusunda uzlaşma sağlanamamasından mıdır bilmek mümkün değil.Cumhuriyetin değerlerine yapılan atıfta en azından kapsayıcı laikliğe atıfta bulunulmaması Cumhuriyetin laiklikle taçlandırılma şartına ihtiyaç duyulmamasından mı yoksa masadaki kimi partilerin laiklik anlayışı konusunda uzlaşma sağlanamamasından mıdır bilmek mümkün değil. Oysa ki bugün mevcut düzenin eğitimden yaşam tarzına kadar laikliği yok eden uygulamalarına karşı, birlikte yaşama temelli, yaşam tarzlarına saygılı kapsayıcı laiklikte Altılı masanın tüm bileşenlerinin buluşması, ekonomi politikalarındaki uzlaşmadan daha kolay aslında. Tarafların güçlendirilmiş parlamenter sistemli bir siyaset tahayyülü, bir siyaset projesi olarak tek başına toplumu siyasi hedefler temelinde ileriye taşımayı değil, aş, iş temelli, topyekûn hayatları değiştirme projesi ile yola çıktıklarını vurguladıklarının, bugün gelinen noktada refah için güçlendirilmiş parlamenter sistem tercihinde buluştuklarının da habercisi olduğu anlaşılıyor. Gündelik hayatın idamesinin kriz nedeniyle insafsızlaştığı bir dönemde gençlerin önündeki hayallerin kaldırılmasına, işletmelerin ulusal, uluslararası piyasalarda marka değeri oluşturmalarına, esnafın, üreticinin, sanayicinin, çiftçinin ürettiğinden kazanabilmesine, yoksulluğun sonlandırılmasına, bireylerin refahtan adil pay almalarının sağlanmasına kadar uzatılan hayatların değişmesi temelli hedefler ilk bakışta bir klasik seçim bildirgesinde okunmayan satırları çağrıştırsa da, bugün itibarıyla yok edilen demokrasi, hukuk, adalet, refah, hakça bölüşümün inşasına dair umut verici iddialardır. Metinde de ifade edildiği şekliyle ortak akıl ve makulde buluşmak üzere oluşturulduğu iddia edilen Altı partili istişare mekanizması için adayın kim olacağı meselesi, tartışması şu aşamada tali bir mesele olup, makulde buluşan ideolojik zıtların hedefi topyekûn hayatların değişmesine vesile olmak, 21’inci yüzyıla yakışır, mutlu ve refah içinde bir Türkiye’ye kavuşmaktır. Başarabilirler mi? Şüphesiz ki arkalarındaki toplumsal desteğin yoğunluğu, liderlerin iyi niyeti, sürecin politika yapıcı kurullarındaki aktörlerin liyakati, toplumun refah, demokrasi, hak, hukuk, adalete duydukları özlem veri alındığında, başarmamaları için neden yok. Şu da unutulmamalı ki, bu ortak açıklamaların alıcıları konuyla doğrudan ilgilenen yazar, çizerler ve meraklılar. Oysa ki bu açıklamalar dertlerine derman olunmasını bekleyen geniş toplum kesimleri için somut politika önermelerine, hayatlara dokunan net, inandırıcı vaatlere ne zaman dönüşür ve kitleler ikna olursa, asıl hayatların değişeceğine dair iyimserlik o zaman başlayacaktır. [1] https://www.politikyol.com/muhalefet-partilerinden-ortak-aciklama03072022/ Erişim tarihi: 3 Temmuz 2022.
Altılı masanın ortak açıklaması: İstikamet hayatların değişimi
Altılı Masa’nın açıklaması geniş toplum kesimleri için somut politika önermelerine, hayatlara dokunan net, inandırıcı vaatlere ne zaman dönüşür ve kitleler ikna olursa, asıl hayatların değişeceğine dair iyimserlik o zaman başlayacaktır.
Altılı Masayı Oluşturan partilerin genel başkanları dün beşinci toplantıyı gerçekleştirip, ortak açıklamayı[1] yaptılar. Açıklama özü itibarıyla öncekilerden keskin biçimde farklılaşmamakla birlikte, Türkiye’nin bugün yaşadığı sorunların arka planında yatan ruhsuz siyaseti deşifre etmesi anlamında eşik atlamakta denilebilir. Açıklamanın daha ilk paragrafında suçlunun bir kez daha Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi olarak ilan edilmesi, masadaki birlikteliğin mevcut sistemin tüm boyutlarıyla tasfiye edileceği ve hesaplaşılacağını açıklaması anlamında önemli.
Aynı paragrafın ilk cümlesinde politik genleri farklı partilerin işbirliği gerekçelerini hukukun üstünlüğü ve siyasi ahlakı yeniden tesis etme şeklinde ifade etmeleri, hukuk ve ahlak merkezli bir siyaseti tahayyül etmeleri anlamında bu kavram ve pratiklerin yok sayıldığı bir dönemde dile getirilmesi açısından dikkat çekici.
Altılı Masa “İktidarın milletimizi kutuplaştırarak birbirine hasım ilan eden bu kutuplaşma üzerinden çıkar düzenini sürdürmeyi amaçlayan kirli siyasetinin karşısında huzurun hâkim olduğu “Yarının Türkiyesi’ni” inşa etmeye kararlıyız” ifadesiyle kutuplaşma yerine toplumsal buluşma, kirli siyasetin karşısında temiz siyaset, kahır siyaseti karşısında huzur siyasetini “Yarının Türkiyesi”nin hak ettiği siyaset olarak tanımlarken, Madımak’tan Başbağlar’a yaşanan acılara vurgu yaparak, bir anlamda bir arada yaşamayı tesis etmenin anahtarının toplumsal barış olduğu dillendirilmiştir.
Ortak açıklamada ekonomik sorunlara, kurumsal mekanizmalara yönelik itiraz (BDDK Kararları, Ek bütçe, sermaye kontrol sistemi, faiz lobileri, yandaş müteahhitler)dile getirilirken, insancıl ekonomi hedefinin şu şekilde vurgulanması dikkate değerdir: “Kurallı, verimli, rekabetçi, istihdamı önceleyen bir ekonominin güvencesi olarak, yüksek enflasyon ve işsizliği bitirmeye, çiftçimizi, emekçimizi, sanayicimizi, esnafımızı, memurumuzu ve emeklimizi refaha kavuşturmaya; milletimizin hiçbir ferdini açlık sınırının altında bir asgari ücrete mahkûm etmemeye kararlıyız”.
Vurgu yapılan kapalı bir ekonomi-politik sistemle mücadele etme, basın ve ifade özgürlüğünü savunma kararlılığı da masanın bileşenlerinin Yarının Türkiye’si için nasıl bir ekonomi, siyaset, hak ve özgürlükler düzeni tahayyül ettiklerine dair minik de olsa bir ipucu şeklinde okunabilir.
Dış politika yönelimlerinde iktidara geldikleri takdirde tek kişi yönetimine, şahsi menfaatlere dayalı olmayan, milli menfaatlerin temel alınacağı, Türkiye’yi sözü dinlenen, saygın, bölgesinin güçlü bir ülkesi haline getirileceği iddiası, mevcut dış politika yönelimlerinden aktörler, fırsatlar ve tehdit algıları anlamında topyekûn bir farklı bakış olasılığının ve süreç başlangıcının dillendirilmesi anlamında önemlidir.
Açıklamada Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin yol açtığı tahribatın tüm alanları özlü biçimde sayılırken, istikametin güçlendirilmiş parlamenter sistemle Cumhuriyet değerleri, demokratik hukuk devleti ilkeleriyle milli egemenliğin esas alınacağı bir sistem ve kurumlar tasarımı olduğunun altı bir kez daha çizilmiştir.