CHP'nin önceki Genel Başkanı Altan Öymen, “CHP, yerel seçimlerde başarılı olmak için ne yapmalı?” sorusuna yanıt verdi. Öymen, partinin özgüven bunalımına sokulmak istendiğini ve her şeyden önce özgüvenini artırması gerektiğini belirtti. Milliyet'ten Şevket Yaman'a konuşan Öymen, her partinin olduğu gibi CHP’nin de eksileri, artıları bulunduğunu ve ama CHP’nin bardağının dolu tarafının öteki partilerinkine göre hayli hacimli olduğunu belirtti.
Altan Öymen: 24 Haziran gecesinde yaşananlar tecrübe eksikliği
Öymen'in açıklamaları şöyle: “Bence, CHP, her şeyden önce, özgüvenini artırmalıdır. Yani kendine olan güvenini. Çünkü, CHP, iktidar partilerindeki propagandacıların gayretleriyle, özgüven bunalımına sokulmak isteniyor. Her partinin olduğu gibi CHP’nin de eksileri, artıları var. Onun da ‘bardağının bir bölümü dolu, bir bölümü boş’. Ama, CHP’nin bardağının dolu tarafının öteki partilerinkine göre hayli hacimli olduğu, bazen, kendi mensupları tarafından bile, yeteri kadar fark edilmiyor. Mesela, CHP sözcülerine, sorulan bir soru şu: CHP niçin başarısız? Peki, ‘başarısız’ olduğu nereden çıkıyor? Başarısızlığın gerekçesi, son seçimde parti olarak aldığı oyun, cumhurbaşkanı adayından daha az olması ise, durum AKP’de de öyle. Kaldı ki, ülkemizde, yüzde 10 barajı diye bir ucube var. Oy verdiğiniz parti eğer barajın altında kalırsa, oyunuz en beğenmediğiniz partinin hesabına geçiveriyor. O durumdan kurtulmanız için, baraj altında kalma tehlikesi olan partiye oy vermeniz gerekebilir. O hesaba göre oy kullananlar da giderek artıyor. ‘CHP 40 yıldır iktidara gelemedi’ hesabı da bilgiye dayanmıyor. Eğer ‘iktidara gelemiyor’ sözüyle, tek başına iktidarlar kastediliyorsa, son 40 yılda askeri yönetimlerin yasaklı dönemleri hariç tek başına iktidara gelip o iktidarını yıllarca sürdüren bir tek AKP var. Öteki partilerin hepsi başarısız sayılır. Çünkü CHP dahil hepsi, ortak hükümetler kurarak iktidara gelmişlerdir. Şunu da görelim: AKP’nin iktidarı da, tek başına iktidarda bulunduğu 14 yıldan sonra, artık başarılı sayılmaz. Çünkü bir zamanlar, ‘kâbus’ diye nitelendirdiği, ‘ortak iktidar’ yöntemini artık o da benimsemiştir.”