Ali Haydar Fırat yazdı | Yerel seçimlerde ittifak meselesi

Abone Ol
Peki Ne Yapmalı? CHP tıpkı 16 Nisan referandum sürecinde olduğu gibi bir yurttaş inisiyatifinin hayata geçirilmesi için bir yol haritası oluşturmalıdır. Herkesin ortaklaşacağı bir siyaset, herkesin ortaklaşacağı bir program ve herkesin ortaklaşacağı adaylar bu süreçten sadece CHP’nin değil; ülkenin de kazançlı çıkmasını sağlayacaktır. Yerel seçimleri partilerin yarışı olmaktan çıkarıp kentlerin kaderinin belirleneceği seçimlere dönüştürmek; kentlerin kültürel, tarihsel, sosyal ve çevresel yeniden ayağa kaldırılması için bir yol haritası sunmak bu sürecin yeni bir dinamik temelinde işlemesine neden olacaktır. Bugün artık yeni bir siyasal zemindeyiz ve hiçbir partinin tek başına hareket etme lüksü bulunmamaktadır. Kent Yurttaşlığı ekseninde kentin bütün imkanlarının eşit olarak bölüştürülmesi, yaşanan ekonomik krizin etkilerinin azaltılması için kent yoksulluğu ile mücadele planının devreye sokulması gibi ekonomi-politik bir tutum iyi anlatılır ve örgütlenirse başarı mutlaka elde edilecektir. Eğer CHP kendi iç tartışmalarına gömülür, önseçimde aday adaylarının birbirlerini yıpratan kampanyalarına müsaade ederse sadece parti olarak kaybetmez, kentlerin yıkım süreci de daha derinleşir. Oysa kent yurttaşlığı kavramı bir ilişkisel süreçtir ve kapsayıcı bir formasyona sahiptir. Tek ölçüt o kentte yaşamak ve o kentin geleceğinde söz sahibi olmaktır. Bu aynı zamanda zaten bir kent rejimi olan demokrasiyi daha da güçlendirecektir. Kentlerin insanların özgür ve eşit yaşam alanlarına dönüştürülmesi için partilerin değil; yurttaşların, adayların değil; ilkelerin ittifakı önceldir ve yaşamsaldır. Dolayısıyla AK Parti ve MHP tabanı dahil olmak üzere bütün partilerin tabanını kucaklayacak bir kent yurttaşlığı tasarımı herkes için en sağlam kurtuluş yoludur. O nedenle bu yerel seçimi partiler; ya da adaylar arası ittifak/mücadele alanı olmaktan çıkarıp yeni bir kent yönetim modellemesi ile hareket edilmelidir. Çünkü Türkiye’nin kentleri ağır bir çöküntüleşme süreci içinde, kimliklerini yitirmiş ve taşralaşmıştır. Buradan çıkış ancak yeni bir kent siyaseti ile mümkündür ve o siyaset de kapsamlı bir dönüşümü hedef alan, kent mağdurlarını kucaklayan, kenti yaşamsal olarak yeniden dönüştüren bir tahayyülün inşası ile mümkündür. Bu ülke kentlerinin kaybedecek zamanı kalmamıştır...