Ali Haydar Fırat yazdı | Siyaseti açmak: Zamanı ve mekanı aşmak

Abone Ol
Siyaseti Açmak Türkiye siyaseti zaman ve mekan olarak tarihe sıkıştırılmıştır. Gelecek hakkında söz söylemek bugün artık pek mümkün görünmemektedir. Tarih üzerinden AKP’nin kendisini milli; CHP ve diğer yapıları ise gayrı milli ilan etmesinin yakın ve uzak vadede hiçbir karşılığı yoktur. AKP Weber’in tanımladığı; Halil İnalcık’ın katkılarıyla zenginleştirdiği “patrimonyalizm” yani devletin sadece sultana ait olduğu ve bütün yaşam alanlarının buna göre şekillendiği bir yönetim biçimini egemen kılmaya çalışmaktadır. Bu elbette olası değildir. Ortaya geçmiş ve gelecek arasında sıkışmış hibrit bir yönetim ve toplumsallık çıkmaktadır, çıkacaktır. Burada siyaseti açacak olan CHP’dir. CHP’nin Adalet Kurultayı her alanda yeni sözlerin söylenmesine imkan vermiş olsa da bunun Çanakkale’de yapılması zorunlu değildi. CHP’nin bu ülkeyi kuran parti olarak bu tarih ve mekan sıkışmışlığından kendisini kurtarması gerekmektedir. Yani CHP tarihsel olarak kendisini bu ülkeye ve halka kanıtlamıştır. Bunun için farklı bir çabaya gerek yoktur. Ancak mesele geleceği kuracak siyaseti ortaya koyma cesaretidir. Çünkü Türkiye hiç olmadığı kadar gelecek umudunu yitirmiş ve toplumsal ve siyasal olarak birbirinden ayrışmıştır. Tümüyle karşıtlıklar üzerine kurulu bir cephe siyaseti ülkenin geleceğini karartmaktadır. Bu durumu ancak güçlü bir gelecek tasarımı, projesi, siyaseti ile sonlandırabilir. Türkiye’nin sorun alanları bellidir. Bu sorun alanlarına üretilecek çözümler bu ülkenin her kentinden tartışılarak, yaygınlaştırılarak kitleselleştirilebilir. Ama öncelikle bu tarih parantezinden çıkmak gerekmektedir. Bugüne ve geleceğe ilişkin bir siyaset kurgusunun inşa edilmesi gerekmektedir. Tarihe sıkışmış bu siyasetsizlik halinden kurtulmanın yolunu bulmak bu ülkede herkesin ortak sorumluluğudur. Hiçbir toplum geçmiş övüncü üstünden bir gelecek kuramaz. Bunu bu ülkenin en büyük kahramanlarından Atatürk söylüyor; "Türk milleti, bütün tarihinde savaş meydanlarında birçok zafer taçları giymiştir. Bununla övünür, daima övünecektir. Ancak, bu övünç tacını daha çok süsleyerek milletin başında tutabilmek için, diğer bir alanda da kesinlikle başarılı olması gerekir; o da ekonomidir.”"