Ali Haydar Fırat yazdı | Kendi krizlerini yönetemeyen parti: AKP
Muhalefet Ne Yapmalı?
AKP’de yaşanan bu büyük yarılmanın muhalefet cephesinde yeterince değerlendirildiğini söylemek, bu kriz halinin topluma detaylı olarak aktarıldığını dile getirmek ve buradan kendi hanesine bir artı yazdırdığını söylemek mümkün görünmemektedir.
“Seçimle gelen seçimle gitmeli” sözü etik bir nosyon olsa da reel-politiğe uygun bir tavır değildir. Dolayısıyla tavrın kendisi politik değil; etiktir. Bu da bir siyasetin üretilmesini imkansız kılmaktadır. Zira seçimle nasıl gelindiği, seçimin eşit koşullarda yapılıp yapılmadığı, son Ankara seçimlerinden referanduma kadar ortaya çıkan usulsüzlükleri de kapatmaktadır. Seçildikten sonra her şey meşru hale mi gelmektedir? Şarkıdaki “Aşk her şeyi affeder mi” dizesine referansla seçim de her şeyi tertemiz bir hale mi getirir? Dolayısıyla en başta CHP olmak üzere bütün siyasal ve toplumsal muhalefet belediye başkanlarının istifasını sıradan, olağan ya da etik bir meseleye indirgememelidir. Bu AKP’nin yönetim krizidir. AKP kentleri ve ülkeyi yönetememektedir. Bu durum çıplak bir gözle görülebilecek kadar aşikardır ve bütün yurttaşlar bunu görmektedir. Kentleri yönetmeye en yakın aday olay CHP’nin bu sürece başka bir siyasal iletişim mantığıyla yaklaşması gerekmektedir. Burada belirlenecek doğru politika seçimlere gitmeden seçimleri kazanacak kadar büyük önem taşımaktadır.