Bu hafta gündeme oturan “Aktroller” skandalını, aynı konu ile ilgili Stanford Internet Gözlemevi’nde çalışmış olan Fazıl Alp Akiş yorumladı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 30 Ocak günü paylaştığı
videoda iktidar yönlendirmesiyle sosyal medyada paylaşımlar yapan sahte hesaplar, yaygın adıyla troller, hakkında elde ettiği bulguları açıkladı. Kılıçdaroğlu, “Devasa bir trol ağı Hazine’den çalınan paralar ile besleniyor” dedi. Türkiye’de sosyal medyada iktidarı destekleyen ve en az bir o kadar da muhalefeti kötüleyen trollerin varlığı neredeyse 10 yıldır biliniyordu ancak ilk defa siyasetin bu kadar odağında bir konu haline geldi.
TÜRKİYE’DE TROLLERİN TARİHÇESİ
2016 yılında “Red Hack” isimli hacker grubu dönemin Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın yazışmalarını sızdırdı. Bu yazışmaların içinde 2013 tarihli e-postalar, Albayrak’ın Gezi Parkı Protestoları sırasında bir propaganda ekibi kurmaya karar verdiğini
gösterdi ve bu propaganda ekibi 28 Haziran 2013 tarihinde hükümet politikalarına destek veren “#DirenÇözüm” etiketiyle iktidarın trollük faaliyetlerini başlatmış oldu.
2013’ten bugüne kadar iktidarın altında çalışan trol ağları Türkiye’de ve dünyada birçok
gazete ve akademik rapora konu oldu. Twitter’ın 2020 yılında 37 milyon tweet atmış 7 bin 340 hesabı sahte oldukları gerekçesiyle silmesi ve Stanford İnternet Gözlemevi’nden benim de içinde bulunduğum bir grup araştırmacının silinen hesapların AKP Gençlik Kolları’na bağlı olduğunu
raporlaştırması Aktrolleri Türkiye’de gazete manşetlerine taşıdı.
TROLLERİ TANIMAK
Sosyal medya trollerini, yani bir grup adına propaganda veya bir gruba karşı kara propaganda yapmak üzere oluşturulmuş sahte hesapları tespit etmek zor değil. Bu hesaplar genellikle sahte bir isim ve sahte profil fotoğrafları kullanır, kendilerini istihdam eden gruba ait sosyal medya içeriklerine paylaşımlar ve beğenilerle destek verir ve kendi yaptıkları az sayıda paylaşımların neredeyse tamamı tek bir konu hakkındadır veya tek bir grubu hedef alır.
Grup olarak hareket eden trol birliklerinde bu hesapların aynı veya benzer tarihlerde oluşturulduğu, kullanıcı ismi formatı olarak benzerlik gösterdiği (örneğin bir özel isim, birkaç sayı ve aynı emoji), attıkları tivitlerde de aynı şablonu takip ettikleri görülür (örneğin destek verilen siyasetçinin fotoğrafı, benzer kalıplarda destek cümleleri ve aynı etiketin kullanımı) ve genellikle az sayıda takipçileri vardır. Bu hesaplar koordinasyonlu çalıştıklarından dolayı aynı zamanlarda paylaşım yaparlar.
Trollerin ve onları istihdam edenlerin temel hedeflerini şu başlıklar altından toparlayabiliriz: bireyleri veya kurumları hedef alan karalama kampanyaları yürütmek, etiket çalışmalarıyla propagandasını yaptıkları gruba olan desteği sahte bir biçimde büyütmek veya sahte bir gündem yaratmak, koordinasyonlu bir şekilde sosyal medya platformlarının şikayet mekanizmalarını kullanarak hedef aldıkları sosyal medya hesaplarını askıya aldırmak (spam), bilgi kirliliği ve dezenformasyon yaratmak ve kurumsal kanallardan yapması mümkün olmayacak şekilde bilgi sızdırmak.
Bu trol faaliyetleri arasında en yaygın olanların etiket çalışmalarıyla varolmayan bir destek yansıtmak ve kişileri hedef almak olduğunu söyleyebiliriz. Etiket çalışmalarının çok sayıdaki örneklerinden biri AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı Twitter’da açılan “#TAMAM” etiketine karşı çok sayıda trol tarafından paylaşılan “#DEVAM”
etiketiydi.
Hedef gösterilen kişilere gelince en yaygın hedefin muhalif gazeteciler ve siyasetçiler olduğunu söylemek mümkün. Bu hesaplar, muhalif gazeteci ve siyasetçilerin isminin geçtiği öne çıkan sosyal medya paylaşımlarının altına, bu kişiler hakkındaki iftiraları dile getirerek veya hakaret ederek bu kişileri karalamaya çalışıyor.
TROL ŞEBEKESİ GELİŞİYOR, GENİŞLİYOR
Troller hakkındaki farkındalık arttıkça ve sosyal medya platformları trollere karşı aldıkları önlemleri geliştirdikçe trol şebekeleri yeni yöntemlerle çalışmaya başladı. Özellikle etiket çalışmalarında kullanılmak üzere tasarlanan ve en zahmetsiz trol hesap çeşidi olan “bot hesaplar”, yani bir yazılım aracılığıyla rastgele bir araya getirilen kelimelerin sonuna istenen etiketi yerleştirip paylaşan ve o etiketin kullanıldığı başka paylaşımlara destek veren sahte hesaplar. Norton Symantec siber güvenlik şirketinin 2016 yılında yayımladığı Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’yı kapsayan araştırmada, Türkiye’nin sosyal medyada en çok bot hesap kullanılan ülke olduğu belirtildi.
Norton Symantec siber güvenlik şirketinin 2016 yılında yayımladığı Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’yı kapsayan araştırmada, Türkiye’nin sosyal medyada en çok bot hesap kullanılan ülke olduğu belirtildi.
Bu bot hesaplar çok sayıda paylaşımda bulunup istenilen etiketi kolayca yaygınlaştırdıkları için tercih ediliyordu ancak paylaşım hızı ve içeriği bakımından tespit edilmesi kolay olmalarından dolayı büyük bir çoğunluğu yerlerini daha gelişmiş trol şebekelerine bıraktılar.
Otomatik olarak paylaşım yapan bot hesapların ürettiği paylaşım trafiğini yakalamak için daha fazla sayıda trolün istihdam edilmesi ve bu hesapların koordineli bir şekilde çalışabilmeleri için bir merkeze bağlı olan çok sayıda sahte hesap ve bu hesapların başlarında duran kişiler istihdam edildi.
AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal bir röportajda Armağan Çağlayan'ın kendisine aktroller hakkındaki sorusuna “2 milyon 100 bin teşkilat mensubuyla gerçek kişiler olarak sosyal medyada bulunuyoruz” şeklinde cevap verdi.
2020 yılında Twitter’ın Türkiye’de faaliyet gösteren 7 bin 340 sahte hesabı inceleyen Stanford İnternet Gözlemevi, bu hesaplar arasında “retweet hücreleri” olarak adlandırılan bir organizasyon şeklini keşfetti. Sahte hesaplar “AK Davam”, “AK Hilal” gibi isimli “retweet gruplarının” bir parçası oluyor ve birbirlerinin paylaşımlarını yeniden paylaşarak istenilen etiketi daha görünür kılıyordu. Böylece az takipçili hesaplardan yapılan paylaşımlar katsayısal olarak artıp çok etkili olabiliyordu.
Kaynak: Stanford İnternet Gözlemevi Raporu, 2020
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı trol faaliyeti ise sahte hesapların yeni bir şekilde organize olmaya başladığını gösteriyor. Kılıçdaroğlu’na göre arkasında gerçek bir kişinin olduğu ve yüksek takipçili anonim trol hesaplarına bağlı küçük trol hesapları, yüksek takipçili hesapların yönlendirmesiyle paylaşımlarda bulunuyor. Bu yeni şebekenin ölçeğini ve işleyiş tarzını daha iyi anlamamız için Kılıçdaroğlu’nun hazırlattığı raporu kamuoyuyla paylaşmasını beklememiz gerekecek.
TROLLÜK VE AKTİVİZM ARASINDAKİ TEMEL FARK
AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal bir röportajda Armağan Çağlayan'ın kendisine aktroller hakkındaki sorusuna “2 milyon 100 bin teşkilat mensubuyla gerçek kişiler olarak sosyal medyada bulunuyoruz” şeklinde cevap verdi. Gerçekten de Ünal’ın dediği gibi teşkilat mensupları gerçek kişiler olarak sosyal medyada bulunuyorsa, bu hesapların trol hesaplar olmadığı sonucuna varabilir miyiz?
Propaganda yapmak, etiket yaygınlaştırma çalışmalarına katılmak, sosyal medyadan muhalif siyasiler ve gazetecileri kötüleyen paylaşımlarda bulunmak pek tabii gerçek kişilerin yapabileceği eylemler ve bu hareketlerin kategorik olarak trollük olduğunu söylemek zor. Bu çalışmaların bir merkezden gelen yönlendirme sonucunda ve koordineli bir şekilde yapılması da kendi başına bir trollük faaliyetini oluşturmaz, hatta bir sanal miting bile sayılabilir. Nitekim, bu tarz, yani tek kaynaktan gelen çağrılarla, yürütülen yardım kampanyaları için etiket çalışmalarına katılmak trollük değildir. Anayasada teminat altına alınan toplanma özgürlüğü ve ifade özgürlüğü bu faaliyetlerin yasal olduğunu da söyler.
Aktivizm ve trollük arasındaki ikinci önemli fark ise kişinin kimliğini gizlediği takdirde bunu nasıl bir bağlamda yaptığıdır. Anonimliği tek başına trollük sayamayız. Gerçek isimlerle açılmamış her hesaba trol hesap diyemeyiz.
Burada trollük faaliyeti ile aktivizm arasında önemli olduğunu düşündüğüm iki temel fark var. Bunlardan birincisi siyasal içeriği paylaşan kişilerin motivasyonu. Türkiye’de 2020 yılında 11.8 milyon Twitter kullanıcısı
olduğunu not düşerek, Ünal’ın AKP teşkilatlarından 2 milyon 100 bin kişinin sosyal medyada bulunduğu ifadesini doğru kabul edersek, bu kişilerin yaptıkları siyasi içerikli paylaşımların arkasındaki merkezi yönlendirmenin bu kişilere nasıl bir motivasyon sunduğunu bakmalıyız. Eğer gelen çağrı söz konusu kişileri ideolojik olarak heyecanlandırıyor ve bu yüzden çeşitli sosyal medya kampanyalarına katılıyorlarsa, paylaşımları içerik bakımından eleştiriye açık olmakla beraber bu faaliyete trollük dememeliyiz. Ancak, bu merkezi yönlendirme maddi motivasyonlar sağlıyor ise, mesela kişiler paylaşımlarda bulunmadığı takdirde AKP teşkilatında bulunmanın getirdiği maddi faydalardan mahrum bırakılacak veya yaptıkları paylaşımlar için maddi olarak ödüllendirilecekler ise bu kişilerin teşkilatın parçası olan gerçek kişiler olarak sosyal medyada bulunmaları trol olmadıkları anlamına gelmez. Miting meydanlarını para karşılığı kişilerle doldurmak, maddi ödül veya cezalarla kişilere siyasi demeçler verdirmek, maddi motivasyonlarla muhalif siyasetçiler ve gazetecileri hedef göstertmek ne kadar yasaya ve ahlaka aykırı ise, gerçek kişiler olmalarından bağımsız olarak kişileri para karşılığı bu tarz paylaşımlar yapmakla istihdam etmek de bir o kadar yasaya ve ahlaka aykırıdır.
Aktivizm ve trollük arasındaki ikinci önemli fark ise kişinin kimliğini gizlediği takdirde bunu nasıl bir bağlamda yaptığıdır. Sosyal medyada anonim olmayı tek başına trollük saymak doğru olmaz, dolayısıyla gerçek isimlerle açılmamış her hesaba trol hesap diyemeyiz. Siyasi içerikli paylaşım yapan sosyal medya kullanıcılarının bu platformlarda ismini gizlemeyi seçmesinin iyi sebepleri olabilir. Türkiye’de kişiler yaptıkları siyasi paylaşımlar sebebiyle hukuki, profesyonel ve sosyal olumsuz sonuçlar yaşayabileceğini bildiklerinden dolayı makul bir “fişlenme korkusuna” sahip olabilir. Dolayısıyla ismini gizleyen hesapların paylaştıkları içeriklerin bu makul korkuya yol açacak türden olup olmadığını düşünmemiz gerek. Kılıçdaroğlu’nun trol olarak açıkladığı isimsiz ve AKP’ye destek veren hesapların yargı önüne çıkmak veya maddi zarara uğramak gibi makul korkuları olup olmadığını okuyucunun takdirine bırakıyorum.
TROL PROBLEMİNİN ÇÖZÜMÜ VAR MI?
Yukarıda bahsettiğimiz üzere trollüğü mümkün kılan en büyük etmenlerden biri isimsizliğin sağladığı koruma. Dolayısıyla sosyal medya mecralarına TC kimlik numarası ile kaydolma önerisi zaman zaman karşımıza çıkıyor. Yine yukarıda belirttiğimiz gibi, isimsizlik aynı zamanda baskı altında bulunan kişileri de koruduğu için bunun iyi bir çözüm önerisi olduğunu öne sürmek zor. 2020 yılının Nisan ayında MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk’ün bu öneriyi meclise taşıdığını söylemekte de fayda var.
Belli dönemlerde belli kişilerin hedef gösterilmesi, spesifik konularda yapılan dezenformasyon kampanyaları, bunların hepsi aslında bize trol hesapların arkasındaki siyasi iradenin istekleri ve planları ile ilgili fikir verebilir.
Peki sosyal medya platformları bu konuda neden adım atmıyor? Öncelikle, başta Twitter olmak üzere sosyal medya platformlarının bu konuyu gündemlerinde tuttuklarını ve hem şikayet mekanizmalarını geliştirerek hem de kendi algoritmalarını geliştirerek trol hesapları kontrol altında tutmaya çalıştığını görüyoruz. Ancak bu problemin hem ne kadar yaygın olduğunu hem de artarak devam ettiğine tanık olduğumuz için sosyal medya platformların bu problemi çözmek için hem yeterli iradeye hem de gerekli teknik yetkinliğe sahip olmadığı sonucunu çıkarabiliriz.
Bu durumda trollerle mücadele etmekte aslan payı sosyal medya kullanıcılarına düşüyor. Kullanıcıların bu platformlarda kendilerini koruyabilmeleri için yeterli bir düzeyde dijital okuryazarlığa sahip olması çok önemli ve birçok ülkede bu eğitimin okul çağından başlayarak verilmesi ve finansmanın da sosyal medya şirketleri tarafından karşılanması önerileri konuşuluyor. Kullanıcıların trollerle karşılaştıklarında yapmaları ve daha önemlisi yapmamaları gereken şeyler aslında çok basit: trollere kesinlikle etkileşim vermeyip (cevap vermek, paylaşıp ifşa etmeye çalışmak…) trol hesaplarını hemen engellemek hatta daha iyisi sosyal medya platformuna şikayet etmek. Twitter’da şikayet etme süreci sadece birkaç saniye sürüyor ve tanık olduğumuz trollere yanıt vermek yerine bu seçeneği kullanmak yapabileceğimiz en doğru hamle. Bunun sonucunda bu kişilerin hesaplarına bir takım sınırlamalar getirilebilir, mesela yorumları gizlenebilir ve yeterli sayıda şikayet olursa hesapları kapatılabilir.
Trolleri etkisiz hale getirmenin yanı sıra, trol hesaplardan yapılan paylaşımların merkezi bir yönlendirme sonucu olduğunu bildiğimiz için bu paylaşımları gündemi okumak için de kullanmak mümkün. Belli dönemlerde belli kişilerin hedef gösterilmesi, bazı eski konuların gündeme getirilmesi, spesifik konularda yapılan dezenformasyon kampanyaları, bunların hepsi aslında bize trol hesapların arkasındaki siyasi iradenin istekleri ve planları ile ilgili fikir verebilir.