İyi Parti’nin programında 4 milyon haneye aylık 1000 TL nakdi desteğin yanında, öğrencilere ücretsiz sabah kahvaltı ve öğle yemeği verilmesi de var. Ayrıca Tarım Bilimleri Akademisi’nin ve tarım meslek liselerinin kurulması planlanıyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Nebati’nin hafta sonu piyasa katılımcıları ile gerçekleştirdiği toplantıdan sızanlar gerçekleri bir kez daha ortaya çıkardı: Yeni Ekonomi Programı (YEM) adı altında atılan adımlar Bakan’ı mutlu ettiği ölçüde geniş halk kesimlerini derin yoksullaşmaya ve ağırlaşan yaşam şartları altında ezilmeye kilitlemekte.
Para politikasının etkisizleştirilmesiyle Merkez Bankası’nın siyasi amaçlarına hizmet ettiğini ilan etmekten beis duymayan Nebati kredi faizlerinin enflasyonun altında kalmasıyla da övünmekte. Mevduattaki büyük negatif faiz gerçek kişilerin KKM’ye geçişini engelledikçe döviz tarafında çözülme sağlamanın yolunu belli ki şirketler kesimini riskli döviz satışlarına zorlamakta bulmuş. TL’yi baskı altında tutmayı oy kaybının önüne geçilmesiyle eşleyen Nebati, yarından çalarak bugünü kurtarmaya ve bu şekilde seçimleri kazanmaya odaklı. Fakat Bakan sahne ışıklarına duyduğu özlemle TL’nin “yarın” daha da aşınması yolunda adımlar attığının farkında bile değil.
YEM ile atılacak ucube adımlarla günü kurtaracağı ve böylece seçimlerin 2023’te yapılmasından AKP’nin karlı çıkacağı hesapları bu model demenin mümkün olmadığı çerçevenin, işler inceldiği yerden kopma noktasına varana kadar sürdürüleceğini gösteriyor.
Bu kadar yanlışın üst üste ısrarla yapılması ise bir sonraki hükümetin seçimden sonra önüne iki büyük sorunun çıkmasıyla sonuçlanacak. Tüm dengeleri bozulmuş bir finansal piyasa ve buna bağlı reel büyüme elde etme sorunu yanında pandemiden çok önce, 2016 yılından bu yana artan yoksulluğun derinleştiği, dayanılmaz hale geldiği bir sosyal yapı.
Millet İttifakı’nın oy seviyesindeki artışla dikkat çeken kanadı İYİ Parti (İYİP)Kalkınma Politikaları Başkanı Sayın Ümit Özlale’nin önderliğinde hazırlanan üç bacaklı model herkesin dikkatini yöneltmesi gereken, rakamlara dayalı, iyi çalışılmış ve detaylı bir “kurtarma” planı. İYİP’in esnek yapısı içinde oluşturulan ve Özlale’nin sorumlu “sosyal devlete” dönüş olarak özetlediği çerçeve AKP’li yıllardan geriye kalan acıtıcı derin yoksulluk problemini çözmeye gerçekçi yaklaşık sergilemekte.
Özlale’nin anlattığı programın üç temel dayanağı var.
- Derin yoksulluğu yönetmek değil, derin yoksulluğu bitirmek,
- Dünyayı yakalayan, işsizlikten daha ağır etkilenen genç ve kadın nüfusun istihdamı artıran politikalarla yeni bir sanayi politikasını Türkiye’de devreye sokmak,
- Ve atılan yenilikçi adımların eğitime ve sosyal yardımlara dayalı politikalarla desteklenerek kapsayıcı büyümeye geçiş.
Özlale ve ekibinin kurguladığı detaylı ve gerçekleştirilmesi mümkün adımların belki de en dikkat çekici kısmı geçmiş 20 yılla ilgili hamasetten uzaklığı. Politikacı geçmişinden çok akademik geçmişi olan Ümit Özlale’nin yaklaşımı AKP sonrası dönemde bekleyen derin ekonomik problemlerin soğukkanlı analizi sonrası hemen devreye sokularak nefes almayı sağlayabilecek çözüm önerileri.
Hemen somut haline bakalım.
Herhangi bir problemi çözmenin yolu önce varlığını kabul edip, kimleri, neden ve hangi yollardan etkilediğini analiz edip bu yolları değiştirmekten geçiyor. En azından analitik beyinler için. Özlale’nin çözüm önerileri verilere dayanan tespitlerle başlıyor:
- Yoksullaşma TL’nin değer kaybı ve pandemiden önce, 2016’dan bu yana hız kazandı.2016-2019 döneminde Türkiye ekonomisi yıllık ortalama %3,79 hızla büyümüş olmasına rağmen resmi yoksulluk oranıbu dönemde 1,51 puan arttı.TL’deki değer kaybı ise yoksullaşmayı hızlandırmakta.
- 2016-2019 dönemindeTÜİK’e göre yoksul sayısı 1,5-2 milyon kişi; İYİP hesaplarına göre 3,1 milyon kişi arttı. Yoksul sayısı artarken, yoksulluk derinleşti.
- Yoksulluk kişi başına gelirle hesaplandığında tablo daha da dramatik: 2019 itibariyle kişi başına medyan gelirin %70’inin altında geliri olan 26,6 milyon kişi var. Pandeminin bu durumu ağırlaştırdığı da bir gerçek.
- İYİP’in hesabına göre Türkiye’de 54,1 milyon yoksul, 10,7 milyon aç vatandaş var. Daha da önemlisi yoksulluk giderek katılaşmakta, azaltıcı politikalar devreye sokulmadıkça yoksul sayısı sürekli 50 milyonun üzerinde kalmakta.
- Yüksek gıda enflasyonu yoksulluğun yanında yoksunluğu da derinleştirdiğinden önemli bir beslenme eksikliği problemi de ortaya çıkmakta. Avrupa’nın yarısı kadar et tüketiyoruz ve en yoksul kesimin aylık et tüketimi 1kg; bunun da 3/4Ü tavuk eti. Bunların 2019 rakamları olduğunu da vurgulamak gerek. Bugün durum çok daha vahim.
Bu önemli tespitlerin en can alıcı noktası yoksulluğun katılaşmış olduğu gerçeği. Başka bir ifadeyle “bir çocuğun ebeveynlerinden daha iyi koşullarda bir hayat elde edebilme ihtimalinin” azalması. O zaman doğru soruyu soruyor Özlale:
Türkiye’de fırsat eşitliğini sağlayıp yoksulluk döngüsünü nasıl kırarız? Çünkü “yoksulluk tuzağı” içinde fırsat eşitsizliği yoksulluğu bir sonraki nesile aktarıyor şu anda Türkiye’de. AKP’nin yoksulluk politikaları yoksulluğun aşılması değil, kamu transferlerine bağımlı halde yoksulluğun sürdürülmesi üzerine kurulu. Üstelik bu politikaların mimarisi de hatalı çünkü ortaya çıkan Türkiye’nin en zengin %10’luk dilimine de kayda değer bir tutarda konut, çocuk ve eğitim yardımı gittiği gerçeği. Özetle, Türkiye’deki sosyal transferler hem bağımlılık yaratıyor hem de adil dağılmıyor.
İYİP YOKSULLUK TUZAĞI’NI NASIL AŞMAYI PLANLIYOR?
Bu zor sorunun aşılması da İYİP’e göre “geleceğin iş gücünün geliştirilmesi” temelli olmalı. Doğumla başlayan süreçte bireylerin sağlık, eğitime erişim, eğitimde kalite ve eşitlik, yaşam boyu öğrenme, teknolojiye erişim, iş olanakları, adil ücret dağıtımı, çalışma koşulları, sosyal dayanıklılık ve kurumların kapsayıcılığı gibi bireyin potansiyelini kullanmasına izin verecek eksenlerde politika üretme gayreti var.
Çerçevenin ana hatları, fırsat eşitliğini sağlayıp yoksulluk döngülerini kırmak, yoksulluğu azaltmak ve derin yoksulluğu bitirmek ve sosyal yardımları bağımlılık yaratmayan hak temelli bir uygulama haline getirmek. Bunun için geliştirilen araçlara gelince:
- İYİ YAŞAM GELİR MODELİ: 18-26 yaş arasındaki 10 milyon gence, medyan gelirin yarısının altındaki hanelerde yaşayan kadınlara ve medyan gelirin yarısı altındaki 4 milyon haneye düzenli olarak, herhangi bir şart aranmaksızın, devlet tarafından nakit olarak yapılacak sosyal koruma sistemi. Aylık 1000 TL nakdi desteğin maliyeti 2021 fiyatlarıyla 200 milyar TL (2021 fiyatlarıyla), finansmanı da vergi harcamalarından, karbon vergilerinden ve kamudaki israfın azaltılması.
- RÜZGÂRGÜLÜ: Devlet okullarında okuyan ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerine ücretsiz sabah kahvaltısı ve öğle yemeği verilmesi. Hedef bölgeler arası yoksulluk ve eşitsizliğin azalması, Türkiye genelinde yoksulluk oranı %1,6 oranında azalırken, 1,6 milyon insanın yoksulluktan kurtulması. Toplam maliyeti ise 26,2 milyar TL(2021 fiyatlarıyla).
- ARTAGAN+ YAZILIMI: Veriye dayalı hak temelli sosyal yardım dağıtımı. Hane halkı gelir ve tüketim verilerini kullanarak hanelerin ve bireylerin yoksullaşma eğilimini tespit ederek, devlete zamanında müdahale imkanı hedeflenmekte. Sosyal transferler Artagan + yazılımının tespit ettiği birey ve hanelerin anonim sanal cüzdanlarına otomatik olarak yazılım tarafından aktarılacak. Bütün sosyal transferler tek merkezde toplanacak ve böylece sosyal transferlerin suistimal edilmesinin önüne geçilecek.
- ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ TARIM BİLİMLERİ AKADEMİSİ: Tekrar kırsal özgürleşmenin ve tarımda modernleşmenin merkezi olması için eğitim, üretim ve yönetim modeli olacak Tarım Bilimleri Akademisi’nin, Teknoloji Üslerinin ve Uluslararası Tarımsal Araştırma ve Biyoçeşitlilik Merkezi’nin kurulması. Hem tarım ve ilgili alanlarda AR-GE tesisi olarak işleyecek hem de orta ve büyük sermayeli 5000 tarımsal girişimci ve çiftçi/iş insanı desteklenecek. AOÇ Tarım Bilimleri Akademisi’nin maliyeti kurumun kendi iç yapısından, genel kamu kaynaklarından, TİGEM’in fiziksel ve maddi kaynaklarından karşılanacak, Tarım Meslek Liseleri ise kamu kaynaklarından finanse edilecek.
Köklü problemlerin doğru analizi ve derli toplu çözüm önerileri değerli adımlar. Sorunları sürdürmeye değil çözmeye niyet ederek işe girişmek de çok önemli bir yaklaşım değişimi.
Haftaya da Türkiye’de kanayan yara istihdam sorununa İYİP’in çözümlerini odağa alacağız.