Eskişehir’de OHAL KHK’sı ile ihraç edilen akademisyenler için eylem yapıldı. İhraç edilen akademisyen Kasım Akbaş “Biz bu süreci göğüsleriz, sonuna kadar gideriz. Yeni bir akademi, yeni bir üniversite, yeni bir ülke kurarız. O ülkenin yurttaşlarıyla da hep birlikte oluruz” dedi. Eskişehir’de, 686 sayılı OHAL KHK’si ile Anadolu Üniversitesi ve Osmangazi Üniversitesi’nden ihraç edilen akademisyenler için eylem yapıldı. Eğitim-Sen Eskişehir Şube Başkanlığı, ihraç edilen akademsiyenler ve üniversitelilerin katıldığı eyleme CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer de destek verdi. Eylemde Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden ihraç edilen, aynı zamanda Sendika.Org gönüllüsü olan Yrd. Doç. Dr. Kasım Akbaş bir konuşma yaptı. Akbaş, “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları günden ihraçlara uzanan süreçle ilgili “Aynı sonuçlarla karşılaşacağımız bilsek bile aynı görevi, aynı kararlılıkla, bir an gözümüzü kırpmadan yapmaya hazırız. Yapmaya da devam ediyoruz” dedi. Akbaş Eskişehir’deki üniversitelerden ihraç edilen tüm akademisyenler adına bu süreci sonuna kadar göğüsleyebileceklerine inandıklarını söyledi ve ekledi: “Biz bu süreci göğüsleriz, sonuna kadar gideriz. Yeni bir akademi, yeni bir üniversite kurarız, yeni bir ülke kurarız. O ülkenin yurttaşlarıyla da hep birlikte oluruz.” Akbaş’ın açıklamasının tamamı şöyle: “Biz akademisyenler olarak bugüne kadar fakültelerde, üniversitelerde bilim insanlığı yapmaya çalıştık. Bilim insanı olmanın gereklerini yerine getirmeye çalıştık. Bunun için de hiçbir zaman gözümüzü budaktan sakınmadık. İmza atan, üniversiteden atılan bütün arkadaşlarım adına söyleyebilirim. Biz akademisyen olarak görevlerimizi yerine getiriyorduk. Bu görevlerin en önemlilerinden bir tanesi tanıklık yapmaktı tabii ki. Hukuk sosyolojisi alanında çalışıyordum ben. Hala çalışıyorum. Bu Bu alanın öncelikle yerine getirmesi gereken tanıklığı yerine getirmeye çalıştım bu ülkede. Yıllarca çalıştık. Ama özel olarak ülke gündemini çok sıkıştığı bir dönemde çok özel bir işlevi yerine getirdik. İşin aslına bakacak olursanız kendimiz de farkında değildik bu kadar özel bir işlevi yerine getirdiğimizin. Ama ne mutlu bize ki bu dönemde böyle bir görevi üstlenmişiz. Tanıdığım konuştuğum bütün arkadaşlarım adına şunu söyleyebilirim: Aynı sonuçlarla karşılaşacağımız bilsek bile aynı görevi, aynı kararlılıkla, bir an gözümüzü kırpmadan yapmaya hazırız. Yapmaya de devam ediyoruz. Daha önce ilk imzayı attığımızda, zaman da gadre uğradığımızda sanki yaptığımız etik bir tercihmiş gibi tartışılmıştı. Bizler üniversitedeki işlevlerimizi yerine getirirken topluma karşı sorumluluğumuzu yerine getirirken etik bir tercihe bulunmadık. Yaptığımız şeyler bizim açımızdan ahlaki bir tercih değildir.  Bizim verdiğimiz mücadele, bu ülkede barışa sunulacak her katkı, üniversiteden sunulacak her katkı ahlaki değil ontolojik; varlıksal, varlık sebebimize ilişkin bir katkıdır. Biz bunları yerine getirirken ahlaki davrandığımız düşünmüyoruz, varlığımızın gereğini yerine getirdik. Bu gereği yerine getirmeye de devam edeceğiz. Biz bu süreci göğüsleriz arkadaşlar. Hiçbir sıkıntımız, kaygımız yok. Dün bütün arkadaşlarımızla bir aradaydık hiç kimsenin bu süreci göğüsleyemeyeceğimiz gibi bir düşüncesi yok. Biz bu süreci göğüsleriz, sonuna kadar gideriz. Yeni bir akademi, yeni bir üniversite kurarız, yeni bir ülke kurarız. O ülkenin yurttaşlarıyla da hep birlikte oluruz.” “TÜRKİYE’DE HER DARBE DÖNEMİNİN HEDEFİ ÜNİVERSİTELER OLMUŞTUR” Eğitim-Sen Eskişehir Şube Başkanı Serkan Demir yaptığı açıklamada şartlar ne olursa olsun üyelerinin yanında olmaya devam edeceklerini kaydetti. Demir, “Bunu ülkemiz, öğrencilerimiz ve geleceğimiz için yapacağız. Nereden ve kimden gelirse gelsin, örgütlü mücadelemizi hedef alan her türlü yasa dışı girişim ve saldırıya rağmen hukuksal ve örgütlü mücadeleden asla vazgeçmeyeceğimiz bilinmelidir. Tüm halkımızı, öğrenci ve velilerimizi her türlü baskıya rağmen eğitim ve bilim emekçileriyle dayanışmaya, birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz” diye konuştu. CHP’li Çakırözer de üniversiteleri anlamlı ve önemli kılanın içinde üretilen bilimin, bilginin olduğunu ifade etti. Çakırözer konuşmasına şöyle devam etti: “ Ülkeyi daha yeni ufuklara götürecek olan yeni buluşlar ve bilgilerdir. Bu da hür düşünceyle, tartışarak, farklı görüşleri tartıştırarak yapılabilecek bir olgudur. Bugün karşı karşıya kaldığımız olay ilk defa yaşanmıyor. Türkiye’de her darbe döneminin hedefi üniversiteler olmuştur. 12 Mart, 12 Eylül’e bakın. Bugün üzücü olan darbe ile mücadele adı altında ‘15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişimiyle mücadele’ adı altında akademisyenlerin kurumlarından ihraç edilmesidir. Bu, düpedüz kendisi bir darbedir. Ben bu değerli arkadaşlarımın geçmişte üniversitelerden uzaklaştırılan akademisyenler gibi kurumlarına bir gün döneceklerine inanıyorum. Bu mücadelenin mutlak suretle ülkemizi, demokrasiye ve hukuk devletine götüreceğine inancım tamdır. Umut ediyorum ki bu yanlışlıktan bir an önce dönülür.”