AK Partili seçmen için ‘bir bölen’ olma tehlikesi

Abone Ol
Erdoğan, o eski Erdoğan olsaydı şayet, bu yaşananlara sessiz kalır mıydı? Çeker miydi sineye Amerikan Başkanı’nın “aptal olma” diye biten mektubunu? İşte böyle böyle kaybedildi iktidar. İktidarın artık gidici olduğunu sağır sultan bile farkında, bir geriye bazı anketçiler kaldı. Onlar da soruyu doğru sorarlarsa daha çabuk ikna olurlar, yanlışta ısrar ederlerse de canları sağolsun, aday açıklanınca ikna olurlar. Bu su durmayacak. Suyun önünde de kimse duramaz. Erdoğan iktidarının sonu geldi, daha doğrusu öyle büyük hatalar yapıldı ki en azından altı senedir, AKP adeta her gün kendi kendini bitirdi. Bir dönem oy potansiyelinin yüzde 65’lerde olduğu söylenen bir partiden şimdi bütün medyaya, bütün devlet imkânlarına sahip olmasına rağmen ancak 30’larda bir parti görüyoruz. Parlamenter sistem devam etseydi AKP muhtemelen birinci parti çıkardı ama onu bozan da AKP’nin bizzat kendisi oldu. Artık yüzde 50+1 oyun alınması hayaldir. Cumhurbaşkanlığını Altılı Masa’nın adayı kazanacak ve mecliste de AKP azınlıkta kalacak. Senelerce seçimlere rakipsiz giren AKP, 2019 yerel seçimlerini kaybettikten sonra da toparlanamadı. Ve özellikle Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisi’nin kurmasıyla birlikte muhafazakâr seçmen için alternatifsizlik bitti. İstemeye istemeye sandığa gitme, ayyuka çıkan yolsuzluğu, narkotik haberlerini, hayat pahalılığını onaylamasa da “Müslümanların iktidarının” devamı için evet deme mecburiyeti ortadan kalktı. Hayat pahalılığıyla mücadele için liyakatli kadrolara gerek var, Altılı Masa bu açıdan topluma görülmedik ölçüde yetkin bir kadro sunuyor. Ama bu yazıda ekonomiyi bırakıp 15 Temmuz gibi çetrefil konulara girelim, başörtüsü yasaklarının geri gelmesine, katsayı adaletsizliğine, 28 Şubatçıların zorbalıklarına, ikinci sınıf vatandaş görülmek istenmeye karşı kendini bir vefa duygusuyla Erdoğan’a yakın görüyor olabilirsin… Kim var bugün Erdoğan’ın yanında? 15 Temmuz’un kahramanlarından Selim Temurci bugün mahkeme mahkeme geziyorsa… Ama daha önemlisi 28 Şubat’ın ne kadar artığı varsa bugün iktidarı adeta rehin aldıysa… Sen o hayal ettiğin, aynı kişi olduğunu düşündüğün Erdoğan’a oy vermiş olmayacaksın. Erdoğan, o eski Erdoğan olsaydı şayet, birkaç kuruş swap için susar mıydı Doğu Türkistanlıların yaşadıkları zulme? İnletmez miydi yeri göğü, atlayıp gitmez miydi, indirmez miydi uçağı Urumçi’ye? Oysa bugün Perinçek belirliyor politikayı… O Perinçek ki başörtüsü konusunda, 28 Şubat’ta ne dedi en iyi sen biliyorsun. Ya tutarsız açıklamalarıyla Erdoğan’ı sürekli zor duruma düşüren İçişleri Bakanı? Bu 15 Temmuz’un arkasında BAE varsa, neden gidiyorsun? Neden pasta kesiyorsun? De ki gittin, adamlar senden özür mü diledi, nedamet mi getirdi, 251 şehidin hesabını mı sordun? Peki, arkasında BAE yoktuysa ne yaşadık biz bu beş senede? Ya Taksim patlamasından sonra yaşananlar?
Bu 15 Temmuz’un arkasında BAE varsa, neden gidiyorsun?  Neden pasta kesiyorsun? De ki gittin, adamlar senden özür mü diledi, nedamet mi getirdi, 251 şehidin hesabını mı sordun? Peki, arkasında BAE yoktuysa ne yaşadık biz bu beş senede?
Tam da Erdoğan, Bali’de Biden’la görüşmek üzereyken “ABD’nin taziyesini kabul etmiyoruz,” açıklamasını yapan aynı bakan değil miydi? Erdoğan ise taziyesini kabul ettiği ABD’ye bir de teşekkür etti. Bu Taksim patlamasının arkasında ABD varsa belgeler açıklansın ve ABD’ye karşı topyekûn bir tavır alalım. Ama yoksa, eğer bu iddia da BAE’deki gibi mesnetsizse veya U-dönüşüne açıksa… Erdoğan, o eski Erdoğan olsaydı şayet, böyle tutarsız açıklamalar yapan bakanları tutar mıydı yanında? “Ayda 10 bin dolar alan vekili açıklayacağım,” dendiği günün üstünden neredeyse bir buçuk sene geçti. AKP’yi iktidara getiren 3Y’ye karşı olmasıydı, bunlardan biri malum “yolsuzluk”. Kendi bakanlığına mal satan bir bakan teşekkürle alındı görevinden. Ya teşekkür edilecek kadar iyiydiyse neden görevinden alındı, yok değilse hesap vermeden nereye? Erdoğan, o eski Erdoğan olsaydı şayet, bu yaşananlara sessiz kalır mıydı? Çeker miydi sineye Amerikan Başkanı’nın “aptal olma” diye biten mektubunu? İşte böyle böyle kaybedildi iktidar. İstanbul gitti, Ankara gitti, daha niceleri gidecek… Eğer sen bugün 15 Temmuz’a, başörtüsü yasaklarının geri gelmesine, katsayı adaletsizliğine, 28 Şubatçıların zorbalıklarına, ikinci sınıf vatandaş görülmek istenmeye karşıysan duracağın son yer AK Parti’dir. O tanıdığın, güvendiğin, temiz kadrolar bugün Gelecek Partisi’nde. Alternatifsiz değilsin. AK Parti’de kalmak, kaybedileceği besbelli bir seçimde, “bir bölen” olmak anlamına geliyor. Gelecek Partisi ne kadar güçlü olursa senin sesin o kadar güçlü duyulur, o kadar güçlü temsil edilir. Geçmiş, geçmişte kalmalı bazen. Yarın için yeni bir söz söylemek lazım. O sözü de senin adına Ahmet Davutoğlu söylüyor. Kulak kabart, o sesi çok yakından tanıdığını fark edeceksin hemen.