AK Parti seçmenleri mutlu mu?
28 ŞUBAT DEVAM EDİYOR
Elbette karşı karşıya olduğumuz bütün bunlar birer sonuç. Siyasi iktidar blokunun otoriter özünün bir yansıması.
Siyasi iktidar, Gezi sürecinden itibaren farklı gerekçelerle giderek sertleşiyor ve otoriterleşiyor.
2018’de hayata geçen Türk Tipi Başkanlık sistemi her şey iktidar için daha kolay oldu.
İçinden geçtiğimiz süreç pek çok açıdan 28 Şubat sürecinin devamı niteliğindedir. Zihniyet düzleminde bir süreklilik arz ediyor. Bütün yaşadıklarımız otoriter zihniyetin bir yansıması.
Yönetenlerin kimliği farklı olsa da (28 Şubat döneminde otoriter laikçiler, bugün otoriter İslamcılar), uygulamaların hepsi pratik açıdan benzerlik gösteriyor.
Bu açıdan; uygulamalardaki benzerlikler sadece bu iki dönem için söz konusu değil. Osmanlı’dan bugüne bu ideolojik süreklilik devam etmektedir.
Dolayısıyla Erich Maria Remarque’a atfen şunu söylemek yanlış olmayacaktır; Batı Cephesi’nde yeni bir şey yok. Aynı şekilde Doğu Cephesi’nde de…
HER ŞEY İKTİDAR İÇİN
Siyasi iktidar ve ideolojik ortaklarının bu tercihlerinin tek bir nedeni var. O da iktidarlarının “ömrünü uzatmak için”. Bu amacın Türkiye’ye maliyeti her gün ağırlaşıyor ve kalıcı hale geliyor.
Siyasi iktidar içeride siyasi rakiplerini kriminalize ederken, daralan tabanı karşısında giderek genişleyen muhalif tabanın hak ve özgürlüklerini sürekli daraltıyor.
Yukarda 28 Şubat’ı anmamızın özel bir nedeni var. O dönem, hak ve özgürlüklerini kaybeden toplum kesim/ler şimdi farklı kesimlerin aynı şeyi yaşaması karşısında sessiz kalıyorlar.
Siyasi iktidar ve destekçileri, kendi gelecekleri için toplumun çoğunluğunun hak ve özgürlüklerini yok ediyorlar.
Sonuçta olan kültürel ve siyasal kimliğinden bağımsız olarak devleti yönetenler, kendi çıkarlarını korumak ve sürdürmek için, konjonktüre bağlı olarak toplumun farklı kesimleri ile işbirliği yaparak, toplumun diğer kesimlerinin hak ve özgürlüklerini kısıtlıyorlar.
EN BÜYÜK SINAVI DİNDARLAR VERECEK
Bu yüzden, ülkede yaşanan hak ve özgürlük kısıtlamalarının karşısında esas sınav verecek olan, çıkarları için iktidara oy veren Beyaz Ak Partililer dışında kalan ve hala iktidara destek olan destek olan dinbaz olmayan “dindar” muhafazakârlardır.
Kabul edelim ki, halen siyasi iktidarı destekleyen toplumsal kesimler siyasi iktidar üzerinden elde ettikleri kazanımları korumak uğruna, geçmişte şikayet ettikleri tüm siyasal tasarrufları savunmak durumunda kalıyorlar. Maruz kaldıkları haksızlıklara şimdi başkaları maruz kalırken susuyorlar.
Bu durumun bir sonucu da, bu kesimlerin toplumun diğer kesimlerinden izole olması ve kendilerini dar bir gettoya hapsetmeleridir. Bu bir anlamda içe kapanmadır. Üstelik ülke fakirleşirken, kendileri de fakirleşirken bunu yapıyorlar.
Siyasi iktidar ve destekçileri, kendi gelecekleri için toplumun çoğunluğunun hak ve özgürlüklerini yok ediyorlar.
Temel hak ve özgülüklerin, demokrasinin, adaletin olmadığı, ekonomik krizin yaşandığı ülkede, siyasi iktidarın kanatları altında elde edilen kazanımların ömrü, o iktidar ömrü ile sınırlı olur.
Onun için önümüzdeki dönem en büyük sınavı, siyasi iktidarı samimi duygularla destekleyen dindar muhafazakâr Ak Parti seçmeni verecektir.