AK Parti seçmenine açık mektup!

Abone Ol
“AKP’den önce fabrika yoktu, üniversite yoktu” söylemlerine inanıyor musunuz? AKP iktidar olduktan sonra devlete ait tam 273 adet fabrika satılıp 60 milyar dolar özelleştirme geliri nasıl yapıldı o zaman? Kimseye inanmayın, açın interneti kendiniz görün. Sevgili AK Partililer lütfen artık durun! Şimdiye kadar AK Partiye de Erdoğan’a da hiç güvenmedim, oy vermedim. Ama 2002 seçimlerinde AKP ye oy verenleri hiç eleştirmedim. 2002 yılında AK Parti “Adalet, piyasa ekonomisi, gelirde ve sosyal yaşamda eşitlik, Avrupa Birliğine tam üyelik, insan hakları, din, dil, ırk, mezhep ayrılığına son, güçlü ve denetlenebilir maliye ve para politikası, bilim, teknoloji, saygı, sevgi” diyordu. Bu söylemlere kim “hayır” diyebilirdi? Kimse diyemez. Benim gibi güvenemeyenler hariç. Keşke güvensizliğimizde haksız çıksaydık. 2008 yılında kadar bekledim. Hiç bir AKP politikasını veya AKP’liyi eleştirmedim. Oldukça çok AKP’li tanıdığım var. Onlarla yol ayrımına girmem 2008 yılını buldu. Hepsi şahidimdir. 2008 yılı sonunda ülkeye çok ucuza gelen global sermaye kazancını sağlayıp geri dönmeye başlayınca tekke düşüp kel göründü. Döviz kurları, enflasyon ve faizler yeniden yukarı tırmanmaya başladı. 2008 Temmuz ayında 1,1450 lira olan dolar 2008 Kasım ayında 1,75 liraya fırladı. Geri dönmeleri önemli değil de giderken ülkeyi enkaza çevirdiklerini gördük. Ülkeye giren döviz, Türk lirasını aşırı değerlendirmiş, ithalat acayip ucuzlamıştı. Hem tarımda hem sanayide üretmektense dışarıdan almak daha ucuza geliyordu. İthalatımızın %60 civarı hammadde ve ara maldı o zamanlar. Tamam, üretim maliyetimiz azalıyordu ama dışardan almak daha da ucuza geliyordu. İşte o zamanlar bu politikanın hatalı olduğunu söylemeye başladık. Ülkeye döviz sokmak büyük bir başarı, kabul ediyorum. Ama, dövizi nasıl kullandığın önemli. Dövizi ithalatı ikame yatırımlara sokup gelecekte ithalatını azaltabiliyorsan, teknolojide gelişmiş ülkeleri yakalayabiliyorsun harika; yok asfalata, betona döküyorsan sonun felaket olur demeye başladık. AKP’li dostlarla ilk fikir ayrılığımız o zaman baş göstermeye başladı. “Saçmalama, bu inşaatlar, bu yollar olmasa ticaret nasıl gelişecek” dediler. “Türkiye’nin gelişmesini istemiyorsun” dediler. Henüz “vatan hainisindir” söylemi yoktu. 2009 – Mortagage Krizi, ile gelişmiş ülke ekonomileri ciddi sallantı geçirdi. Panikleyen majör Merkez Bankaları piyasayı paraya boğdu.  Bollaşan para aynı 2020 pandemi krizinde olduğu gibi altına, hisseye ve gelişmiş ülkelere aktı. O zamanlar Bitcoin yoktu.  2013 yılına kadar da bu akış devam etti. Altının onsu 680 dolardan 1700 dolara, D&J, 6450 puandan 16.500 puana yükseldi. Dolar/TL 1,8255 liradan 1,3845 liraya kadar düştü. Türkiye yine dövize boğuldu. 1 lira = 1 dolar söylemi davullarla kutlanmaya başladı. Yine itiraz ettik. Yahu bu filmi 2003 ile 2008 arasında hep beraber gördük. Yapmayın. Türk lirasının bu kadar değerlenmesi normal değil, üretimden vazgeçiyoruz. Küçük ve orta ölçekli tarım ve sanayiyi kaybediyoruz. Üstelik gelen dövizi ısrarla asfalta, betona gömmeye devam ediyoruz. Ne yazık ki dinlemediler. Varlık Barışı ve İmar afları sonun başlangıcıydı aslında. Türkiye’de 1948 yılından beri yirmi iki defa imar affı çıktı. 1948 ile 2002 arasındaki 54 yılda 12 tane imar affı çıkarken 2003 ile 2018 yılları arasındaki on beş yılda on tane imar affı çıktı. Haksız varlık kazancı yarattı ama esas Van, İzmir, Elâzığ, Urfa, Adana, Malatya, Adıyaman, Hatay, Diyarbakır, Maraş, Adana gibi şehirlerimizde yüz binlerce insanımızın ölümüne yol açtı. Ne olur “İlahi takdir” demeyin. Bilim insanları yıllardır kendilerini adeta yırttı bu depremlere dikkat çekmek için. Varlık barışı; 2008 yılında global yatırım Türkiye’den çıkmaya başlayınca AKP iktidarı panikle varlık barışı çıkardı. Menşei, nereden kazanıldığı belli olmayan parayı ülkeye soktular. 2009 yılında global yatırım geri dönünce devam ettirmediler. 2013 yılıyla beraber global yatırım yine Türkiye’den çıkmaya hatta zamanla kaçmaya başladı. AKP iktidarı 2013, 2016, 2018 ve 2020 yılında dört defa daha varlık barışı çıkardı. Türkiye bir anda dünyanın kara para merkezi hâline büründü. Bakın bu süreci bizzat yaşadım. Yabancı bir bankanın şube müdürüydüm. 2003 – 2013 arası müşterilerimiz yurtdışına istedikleri gibi para getirip götürebiliyorlar, istedikleri gibi yabancı ülke bankalarında hesap açabiliyorlardı. 2013 yılından itibaren yurtdışındaki bankalar bizim müşterilerimize “kara paracı” gibi davranmaya başladı. Haksızlar mı? Ülkeye nerden geldiği belli olmayan döviz girip temizlenip yurtdışına çıkıyordu. Özellikle yabancı bankaların Türkiye’deki bankaları ciddi sıkıntı yaşayıp hızla küçülmeye veya Türkiye’den çıkmaya başladılar. 2011 yılında Suriye savaşı ile başlayan mülteci akını, Afgan, Afrikalı, Arap düzensiz mülteci akını ile birleşince ülkeye girenin çıkanın haddi hesabı şaştı. Suriye mültecileri için AB’den alınan milyar Avroların yüzü hürmetine bu akın görmezden gelindi. Artık T.C pasaportunun kariyeri sorgulanmaya başladı. Avrupalı ülkeler, Amerika, Kanada, İngiltere gibi ülkeler ya vize vermemeye ya da çok kısa süreler vermeye başladı.
2013 yılından itibaren yurtdışındaki bankalar bizim müşterilerimize “kara paracı” gibi davranmaya başladı. Haksızlar mı? Ülkeye nerden geldiği belli olmayan döviz girip temizlenip yurtdışına çıkıyordu.
Bakın 2006 yılında ilk defa İngiltere’ye gitmek için yurtdışına çıktım. İlk pasaportum ve ilk vizem. İngiltere, direkt bir yıllık vize verdi. 2022 yılında bir yakınım Türkiye’deki bir İtalyan şirketinde çalışıyor. İtalya’daki merkezlerine oryantasyona gidecek, İtalya 15 günlük oryantasyon süresi kadar vize verdi. Allah aşkına söyleyin dünyada Türkiye’yi AKP iktidarı tek başına bırakmadı mı? 2018 Rejim değişikliği, Türkiye için son dönemece girişti. Yapmayın, etmeyin, biz global sermayeye, dövize göbeğimizden bağlıyız; rejim değişikliğini global sermaye sevmez dedik. “Sen nerden bileceksin. Gör bak, dövizle, enflasyonla, faizle nasıl baş edeceğiz” dediler. Arkadaş yapmayın. Bakın Bretix, koca İngiltere’yi ne hâle getirdi. Koca ada sular altında kaldı neredeyse dedik ama anlatamadık. 2013’de çıkmaya başlayan yabancı sermaye 2018 yılı ile birlikte kaçmaya başladı. 2013 yılında 2 lira olan dolar rejim değişikliği yasası çıktıktan sonra 2017 yılında 4 liraya çıktı. 2018 seçimlerine 4,5 lira ile giren dolar 7,24 lirayı gördü. Sonrasında piyasaya müdahale başladı. Uzmanların doları baskılamak uğruna 128 milyar doları doların heba ettiğini iddia ettikleri dönem. Bir yandan yabancı sermaye kaçıyor, bir yandan AKP iktidarı dolar saçıyor. Bugüne döviz kalmadı tabi. Dolar ısrarla baskı altında tutuldu. “Yapmayın” diyenler “vatan hainliği” ile suçlanmaya başlandı. 2013 yılında yabancı sermaye ülkeden hızla çıkmaya başlayıp uygulanan ekonomik programların boş olduğu anlaşılınca iktidar sertleşmeye başlamıştı. Gezi eylemine yaptığı sert tepki sonrası artık kendisi gibi düşünmeyenler “vatan hainiydi”. 2021 ve ekonomide Türkiye Modeli; 2018 yılından beri baskılanan dolar, 2021 yılı sonunda patladı. Dolar 8,50 liradan üç ayda 18,36 liraya çıktı. Bu ne demek biliyor musunuz sevgili AKP’li dostlar? 2022 yılı enerji ithalatımız 100 milyar dolar. Ödeyeceğimiz borç; 100 milyar dolar* 8,50’den 100 milyar * 18,50 liraya çıktı demek. Farkı hesaplayıverin artık. “Türkiye modeli ile cari açağı kapatacağız”, diye yola çıktılar, cari açığı patlattılar. Değerli dostlar, bir yatırım yapmanın ilk şartı “güvendir”. Güven olmazsa malını istediğin kadar ucuzlat kimse almaz. Üstelik Türkiye’nin üretimi vazgeçilemez, bağımlılık yaratan ya da marka değil. Ürettiğimiz ürünün fiyatını 10 liradan iki liraya düşürsekte alıcı, 2 adet yerine 10 adet almıyor. İki değil, üç tane alıyor. Ama sen üretmek ve ihraç edebilmek için ithalat yapmak zorundasın. 2021’de 8 lira olan ithalat maliyetin bir anda 18 lira oluyor. Fethullahçı terör örgütü; Bugün herkes birbirini Fetöcü olmakla suçluyor. Sevgili dostlar Allah aşkına kendinize dürüst olun. Aralık 2013 yılına kadar bu ülkede Fetöcü olmadan yaşamak mümkün değildi? Yalan mı? Esnaf isen, çiftçi isen iş yapabilmek için en azından Zaman gazetesine üye olmalıydın.
Bugün herkes birbirini Fetöcü olmakla suçluyor. Sevgili dostlar Allah aşkına kendinize dürüst olun. Aralık 2013 yılına kadar bu ülkede Fetöcü olmadan yaşamak mümkün değildi? Yalan mı?
Üniversiteye girebilmek için Fetö yurtlarına, dersanelerine gitmek zorundaydın. Devlette işe girmek, kariyer planı yapabilmek için Fetöcü olmak zorundaydın. İş adamları Körfez ülkelerinde, Türki Cumhuriyetlerde iş yapabilmek için Fetöcü olmak zorundaydı. Doğu Türkistan’daki soydaşlara, işadamları Fetö üzerinden yardım gönderiyordu. Bir iş adamı müşterim demişti ki; “Fettullah hocaya cahil deyip duruyorsun ama Güney Afrika’da onun sayesinde iş yapabiliyoruz biz. Güney Afrika’ya Türk bakan ile gideceğine Fettullah Hoca kartviziti ile git, on kat daha çok saygı görürsün.” Ya yapmayın, ilkokul mezunu bile olmayan bu adama nasıl kanıyorsunuz diyordum. “Türklüğü, Müslümanlığı tüm dünyaya yayıyor” diyordunuz. AKP iktidarı yüzünden Türkiye’de iş yapabilmek için herkes Fetöcü oldu. Kimi inandı kimi güvendi ama çoğunluk işini görebilmek için mecbur kaldı. Bir tane deli, iki tane isimsiz mektup yüzünden Şanlı Türkiye ordusu terörle suçlandı. Generalleri hapislerde çürütüldü. Adalet mekanizması darmadağın edildi. 15 Temmuz hainliği yaşandı. Kürt açılımı denilerek Habur kapısında teröristler davullarla karşılandı. Yıllarca terör örgütünün şehirlerde yuvalanmasına göz yumuldu, sonra hendek savaşları ile onlarca can kaybedildi. 2013 yılında, ülkeye yabancı para girişi durduğundan beri AKP iktidarının fos olduğu gün gibi açıkta. 10 yıldır her seçim öncesi “kur, faiz, enflasyon düşecek; gelir seviyesi artacak” diye vaatleri oluyor. On yıldır tek bir vaadini tutturamayanın bundan sonra tutturacağına Allah aşkına doğru söyleyin, inanıyor musunuz? “AKP’den önce fabrika yoktu, savunma sanayi yoktu, üniversite yoktu” söylemlerine gerçekten inanıyor musunuz? AKP iktidar olduktan sonra devlete ait tam 273 adet fabrika satılıp 60 milyar dolar özelleştirme geliri nasıl yapıldı o zaman? Tank Palet Fabrikası, Aselsan gibi savunma devleri ne zaman kuruldu? Sasa, Petkim, Tüpraş ne zaman kuruldu? Kağıt, tütün ve şeker fabrikalarına ne oldu!? Tütün ve şeker köylüsü ne oldu? Kimseye inanmayın, açın interneti kendiniz görün. Sevgili AK Partililer lütfen artık durun!