Ahmet Taner Kışlalı'yı anmak...

Abone Ol

Hocam Ahmet Taner Kışlalı’nın arabasına bomba konulduğunu öğrendiğimizde İlef’in (Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi) kantininde oturuyorduk. Bütün arkadaşlarımızla birlikte hastaneye gittiğimizde hocamızın ölüm haberini aldık. Bizden görüş isteyen gazetecilere şunu söylediğimi hatırlıyorum “Akrepten bal yapmasını bekleyen ya aptaldır ya da akrep. Kimse bu devletten hocamızın katilini ve onların arkasındaki güçlerin açığa çıkarılmasını beklemesin. Uğur Mumcu’nun, Çetin Emeç’in, Musa Anter ve Metin Göktepe’nin katilleri ve arkasındaki güçler bulunmadığı gibi hocamızın da gerçek katilleri bulunmayacak.” 

Üzerinden 17 yıl geçmesine rağmen  gerçek katiller hala bulunmuş değil. Çünkü aydınlarımızın katilleri kişiler değil sistemin kendisidir. Turan Emeksiz’den, Ümit Kaftancıoğlu’na; Uğur Mumcu’dan Ahmet Taner Kışlalı’ya aslında herkes yaratılan ve yaratılmak istenen sistemin kurbanı edildi. Ve hiçbirinin gerçek failleri ve arka planındaki gerçekler ortaya çıkarılmadı. Dolayısıyla bu sistemin kendisi aydınlarımızın, cumhuriyetimizin, demokrasimizin, barışımızın katilidir. 

Ülkemizde katledilen aydınlarımızın, hocalarımızın, gazeteci ve yazarlarımızın ortak özelliği bütün bu sıfatları hak eden kişiler olmaları ve savundukları değerlere ihanet etmemeleridir. Katledilen aydınlarımızın hepsi her zaman halkın yanında oldular ve bu ülke insanına gerçekleri anlatmaya çalıştılar. 

Sevgili hocam derse girdiğinde ilk yaptığı iş saatini çıkarıp masanın üstüne koymak olurdu. Dersine tam zamanında başlar tam zamanında bitirirdi. Dersin ilk bölümünde çoğunluğun istediği konuda karar kılınır ve o konu tartışılırdı. Herkes fikrini söyler, hocamız da kendi fikrini dile getirdikten sonra derse geçerdik. Hocamız her açıdan bir Cumhuriyet beyefendisiydi. Sakin, nazik ve bilgili bir hocadan çok şey öğreniyorsunuz. Öğrendiğiniz sadece ders olmuyor. Bu ülkede bir “cumhuriyet terbiyesi” var ve bizim hocamız bunun birebir örneğiydi.

Dünden bugüne kaybettiğimiz bu güzel insanların arkasında düşünce dünyası kurutulmuş, akademisi çökmüş, ütopyasını yitirmiş bir ülke kaldı. Elbette onları katledenler bunu istiyorlardı. Bu sadece Türkiye’nin meselesi değil. Bütün bir İslam topoğrafyasının en aydınlık yüzü olan ülkenin aydınlık yüzleri karartıldı. Teröre, gericiliğe mahkum toplumlar yaratmak istediler ve çok yol aldılar.

Ama bu ülkenin ve bu toprakların asil bir geleneği var. Bazen bir kişi çıkar ve bütün karanlıkları aydınlatır. Öyle bir zaman dilimindeyiz. Ve mutlaka aydınlık bir gelecek ortaya çıkacak.