AB, bu kez ciddi ve hukukun üstünlüğü kriterine uymadığına kanaat getirdiği iktidarların bu kez gözünün yaşına bakmıyor. Tabii, bu durum Türkiye’yi de ilgilendiriyor. Sezin Öney AB’nin Polonya kararını yorumladı Şimdiye değin Avrupa Birliği ile ters düşmenin fazla bir yaptırımı yoktu. Sadece Türkiye değil, Macaristan ve Polonya da Avrupa kurumlarıyla çelişiyor ve inatlaşıyordu. Ancak, 8 Şubat günü, bu durum değişti: Avrupa Birliği dişlerini göstermeye başladı ve hatta can yakıcı biçimde “ısırdı”. Avrupa Birliği, Polonya’nın mâhkum olup da ödemediği tazminatları, ülkeye ayırdığı fonlardan kesecek. AB, ilk kez böylesi bir tedbir alıyor. Ve eğer Polonya ve Macaristan, demokrasi ve yargı ile ilgili sorunlarını çözmezse, diğer bir deyişle AB normlarını ve kanunlarını hiçe saymaya devam ederlerse, bu gibi yaptırımlar artarak sürecek. Polonya’nın, 18 Ocak’a kadar toplamı 60 milyon Euro’yu geçen tazminat borcunu Avrupa Birliği Komisyonu’na ödemesi gerekiyordu. Son ödeme tarihi geçtikten sonra AB, Polonya’yı bir nevi “icraya vermiş” oldu. AB Komisyonu, Polonya’nın Çek Cumhuriyeti sınırındaki Turów linyit madeni ısrarla kapatmaması üzerine, 20 Eylül 2021’de ülkeye, günlük 500 bin Euro’luk işleyen ceza yazmıştı. AB, ilk etapta, Polonya’ya tahsis edilecek fonların 15 milyon Euro’sunu kesiyor. Polonya, borcunu ödememekte ısrar ettikçe de ceza işlemeye ve fonlar kesilmeye devam edecek. Polonya’da hükümet, Brüksel’den ültimatom geldiğinde, AB Komisyonu’nun fonlarda kesinti yapmasının “hukuk dışı” olacağını öne sürmüştü. Polonya’da iktidarın bu yaklaşımının benzerini, biri AB üyesi ve diğeri de AB üye adayı iki ülke de sergiliyor: Macaristan ve Türkiye. Bu üç ülkenin AB ve diğer Avrupa kurumlarına tavrı, “hukuk ihlâli ithamlarınızla içişlerimize karışıyorsunuz” şeklinde. Oysa üçü de AB kanunları ve uluslararası anlaşmaların kendi iç kanunlarının üzerinde olacağı taahütünü yasal olarak, bağlayıcı biçimde vermiş durumda. İTHAMA KARŞI İTHAM Polonya, Macaristan ve Türkiye, AB ve Avrupa Konseyi kurumları tarafından “kurallara göre oynamamakla” itham edilince, tıpkı ayna gibi aynı ithamı geri yansıtıyorlar. Ocak’ta Polonya hükümetinin sözcüsü Piotr Muller, ülkesine “ceza kesilmesinin, AB hukukuna aykırı olacağını” öne sürmüş ve bu plana karşı çıkmak için tüm yasal yolları kullanacaklarını da sözlerine eklemişti. Macaristan’dan da Polonya’yı destekler açıklamalar geldi. İktidardaki Fidesz’in milletvekillerinden Enikő Győri, Muller’i tekrarlar şekilde, AB’nin fonlarda kesintiye gitmesinin “yasadışı” olacağını öne sürdü. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da Avrupa Konseyi’nin, Türkiye aleyhine Osman Kavala’nın serbest bırakılmaması nedeniyle ihlal prosedürü uygulamaya başlatmasına tepkisini şu sözlerle dile getirmişti: “Biz, kendi mahkemelerimize saygı duyulmasını bekliyoruz. Duymayanlara da kusura bakmasınlar bizim saygımız olmayacaktır”.
Öncelikle AB kendi içinde, hukuk devleti kriterlerine uymamaya yönelik yaptırımlar uygulamaya hazırlanıyor. Şubat sonrası sıranın Türkiye’ye gelmesi de muhtemel.
AB DAHA DA SERTLEŞECEK Öncelikle AB kendi içinde, hukuk devleti kriterlerine uymamaya yönelik yaptırımlar uygulamaya hazırlanıyor. Şubat sonrası sıranın Türkiye’ye gelmesi de muhtemel. “Avrupa Birliği’nin Anayasa Mahkemesi” sayılabilecek Avrupa Adalet Divanı, 16 Şubat’ta AB’nin fonlarının aktarılmasını, “hukuk devleti” kıstaslarına uyulması şartına bağlayıp bağlamamaya karar verecek. Aslında bu karar da Polonya ve Macaristan ile Avrupa Birliği arasında 2018’den bu yana uzun soluklu bir çekişmenin son halkası. Avrupa Adalet Divanı’ın hukuk sözcülerinden Manuel Campos Sanchez-Bordona, Polonya ve Macaristan’ın başvurusunun reddedilmesi gerektiği görüşünü bildirdi. Ardından da AB Komisyonu, karar verilmeden Polonya’nın fonlarının kesilmesi kararını aldı. Üstelik de Polonya, tazminata mahkûm olmasına neden olan Turów linyit madenini kapatmak için Çek Cumhuriyeti ile anlaşmaya daha yeni varmışken... Polonya’nın, 2021-2027 AB Bütçesi’ndeki payı, 130 milyar Euro. Ülke, AB’nin en çok fon tahsis edilen ülkesi. 2004’te üye olduğundan bu yana da 200 milyar Euro’luk AB kaynağı kullandı. Kesintilerden AB vatandaşlarının olumsuz etkilenmemesi için, söz konusu ülkelerde fon kullanan öğrenciler, sivil toplum aktivistleri, üniversiteler, okullar, sivil toplum örgütleri gibi taraflar, bireysel başvuru yaparak kaynaklara erişebilecekler. AB, bu kez ciddi ve hukukun üstünlüğü kriterine uymadığına kanaat getirdiği iktidarların bu kez gözünün yaşına bakmıyor. Tabii, bu durum Türkiye’yi de ilgilendiriyor.