Loading...
Savaşla birlikte yükselen petrol - enerji piyasasının dengeleri alt-üst etmesi, Biden’ın tahtını sallıyor. Körfez ülkelerinin ABD baskısına direndiği görülüyor. Öteden beri yerine getirilmeyen bazı taleplerin karşılanmasını istiyorlar.Ancak Ukrayna savaşının çıkması durumu değiştirdi. Savaşla birlikte hızla yükselen petrol ve enerji piyasasının tüm dengeleri alt-üst etmesi, hem Biden’ın tahtını sallıyor hem de ABD’nin bölgede Soğuk Savaş sonrası süreçten itibaren kurduğu dengeleri riske ediyordu. Bu yüzden önümüzdeki ayın ortasında Riyad ziyareti yapacak olan Biden’ın bazılarına göre Muhammed bin Selman’la görüşmeyecek bile olsa Suudi yetkililerden petrol arzını artırmalarını isteyeceği kesin. Geçtiğimiz Mayıs ayının sonunda Lavrov’un Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleriyle bir araya geldiğinde de tam olarak konuştuğu, KİK ülkelerinin geçtiğimiz senelerde OPEC’in üretimi artırmama yönündeki anlaşmaya sadık kalmasıydı, bunun karşılığında da Rusya’nın tarım ürünlerini teminini önerdi. Böylelikle ABD’nin “güvenlik karşılığı petrol” denklemine karşı Moskova, Körfez ülkelerine “petrol karşılığı gıda güvenliği” mutabakatını önermiş oldu. ABD’nin Körfez ülkeleri üzerindeki baskıları sürerken başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkelerinin en azından şimdiye kadar Amerikan baskılarına direndiği görülmekte. Körfez ülkeleri yüksek fiyatların sağladığı yüksek gelirden olmak istemezken ayrıca öteden beri ABD’den, yerine getirilmeyen bazı taleplerin karşılanmasını istiyorlar.
Moskova, ABD’nin “güvenlik karşılığı petrol” politikasına karşı “petrol karşılığı gıda güvenliği”ni önerdi. ABD’nin mesafe koyunca Araplar petrollerini Çin’e satmaya başladılar. Biden’dan sonra ilişkiler daha da elektriklendi.ABD’nin bölgeye mesafe koymasının ardından Körfez ülkelerinin petrol ve gaz ürünleri için en büyük pazar, Doğu Asya olmaya başladı zira üretimlerinin büyük bir bölümünü, yaklaşık %80’ini bu bölgeye satmaya başladılar. Bu durum, öteden beri güçlü ekonomik ilişkileri olan Çin’le askeri, siyasi ve diplomatik ilişkilerini güçlendirmeyi beraberinde getirdi. Çin’e yönelim, seçimlerden önce Suudilerin Yemen’deki operasyonlarını desteklemeyi bırakacağını ve ülkesinin Suudi Arabistan’la ilişkilerini yeniden gözden geçireceğini belirten Biden’ın seçimleri kazanmasıyla daha da belirginlik kazandı. Washington'ın Riyad ve Abu Dabi ile ilişkileri biraz daha elektriklendi. Gazeteler, Ukrayna savaşı başlamadan bir ay önce ABD'nin BAE'nin Halife Limanı'nda bir Çin askeri üssünün inşasını durdurmak için müdahale ettiğini yazdı. Ayrıca geçen Nisan ayında, ABD istihbarat başkanı William Burns, Çin ile füze anlaşmasını iptal etmeye ikna için Riyad'ı ziyaret etti. Suudiler bununla da yetinmemiş, Riyad'ın kuzeyinde bir balistik füze üretim tesisi inşa noktasında Çin'le anlaştıklarını açıklamıştı. Suudiler ve diğer Körfez ülkeleri sadece Çin ile değil, Rusya ile de ilişkilerini geliştirme yönünde somut adımlar attılar. Nisan 2020'de Riyad Moskova ile OPEC + anlaşmasını imzaladı. Riyad, bu anlaşmayı feshetmesi yönündeki baskılara rağmen, Moskova ile yaptığı anlaşmaya bağlılığını dile getirdi. Ancak buna ne kadar direnebilir, bunu Biden’ın Temmuz ayı ortasında Riyad’a gerçekleştireceği ziyaret sırasında göreceğiz.