AKP, TBMM Genel Kurulu’na cinsel istismar suçunda yargılamaya ilişkin gündeme getirdiği yeni bir önerge kamuoyunda tartışmalara yol açtı. Önergeyle, “cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın işlenen cinsel istismar suçunda, mağdurla failin evlenmesi durumunda hükmün açıklanması geri bırakılıyor” ve hüküm verilmiş ise infazın ertelenmesine karar veriliyor. Evliliğin failin kusuruyla bitmesi halinde fail hakkındaki hüküm tekrar uygulanıyor. CHP ve MHP milletvekillerinin “bunun adı cinsel istismarı önlemek değil yaygınlaştırmak” itirazına karşın AKP’li vekillerin oylarıyla gece yarısı kabul edilen önergenin salı günü TBMM’de oylanması bekleniyor. Mecliste ve kamuoyunda yasal düzenlemenin tecavüzü meşrulaştırdığı eleştirilerine karşı hükümet kanadından da art arda açıklamalar geldi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Düzenleme, sadece dışarıdaki kadının, içerdeki kocanın, bu evlilikten doğmuş çocukların ve ailelerin mağduriyetini gidermeye yöneliktir” sözleriyle savundı. Bozdağ'ın ardından Başbakan Binali Yıldırım da benzer bir açıklama yaptı. Düzenlemenin tartışmalara neden olan noktalarını uzmanlar cevapladı: 1. Hükümetin art arda açıklama yapmasına neden olan düzenlemenin içeriğinde ne var? Düzenlemeye göre, cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın 16/11/2016 tarihine kadar işlenen cinsel istismar suçundan, mağdurla failin evlenmesi durumunda, ceza açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmiş ise cezanın infazının ertelenmesine karar verilir. Zamanaşımı süresi içinde evliliğin, failin kusuruyla sona ermesi halinde fail hakkındaki hüküm açıklanır veya cezanın infazına devam olunur. Bu fıkra uyarınca fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına veya cezanın infazının ertelenmesine karar verilmesi durumunda, suçtan azmettiren veya işlenişine yardım edenler hakkında kamu davasının düşmesine veya infazının ortadan kaldırılmasına karar verilir. 2. Bu düzenleme ne anlama geliyor? DW Türkçe'nin sorusunu yanıtlayan Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Ceza ve Ceza Usul Hukuku uzmanı Sinan Kocaoğlu, yeni düzenlemeyle mevcut durumdaki Türk Ceza Kanunu’ndaki "arızaların" giderilmeye çalışıldığını, ancak "yanlış bir formülasyon geliştirildiği"ni söyledi. Yeni düzenlemede her şeyden önce mağdur ile failin karıştırıldığını belirten Kocaoğlu, insanların evliliğe zorlandığını ifade etti. Düzenlemenin ilk cümlesindeki “cinsel istismar suçundan, mağdurla failin evlenmesi durumunda, cezanın ertelenmesi kararı”nın cezaevlerini boşaltmak amacı güttüğünü de savunan Kocaoğlu, “Cezaevlerinde milyonlarca genç var. Hükümet, aklınca bunları salıp, aile birliğini korumak istiyor ama yanlış yoldan gidiyor” diye konuşuyor. 3. Mağdur duruma düşen gençler derken kimler kastediliyor? Kocaoğlu’na göre, mevcut Türk Ceza Kanunu’na göre 14-15 yaşında aileleri ya da toplumun baskısıyla evlenmiş durumunda bırakılmış ancak bir süre sonra evlilikleri aslında bir cinsel istismar sayılmış birçok genç var. Bu gençlerin bir süre sonra çocukları olduğunda, o çocuklar kayıt altına alınıyor. Bu işlem sırasında, çocuğu dünyaya getiren 18 yaşın altındaki genç kadının aslında cinsel istismar sonucu evlendirildiği devlet tarafından da tescilleniyor ve kamu davası açılması zorunluluğu doğuyor. Dava açılınca da genç kadını zor durumda bırakan genç erkek, yani kocası hapis cezası alıyor. “Şimdi o gençleri hapisten çıkarmak için böyle bir düzenlemeye gidiliyor ancak evlilik dayatması yapılıyor. Burada böyle bir dayatma olmamalı, mevcut kanundaki muğlak durumlar yeniden gözden geçirilmeli” diyen Kocaoğlu, devletin ‘çocuk’ ve ‘cinsel istismar’ kavramları üzerinde realist ve yapıcı bir şekilde yeniden durmasının şart olduğunu savunuyor. Indonesien Kindesmissbrauch Banda Aceh (Getty Images/AFP/C. Mahyuddin) 4. Düzenlemedeki "cebir ve tehdit olmadan işlenen cinsel istismar suçu" ne demek? Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, "Demek ki; yaşları küçük olduğundan ötürü ailelerin kararıyla evlendirilmiş gençler var. Kendi rızası olmadan, ailelerinin zorlamasıyla evlendirilen gençler hakkında, yaşları küçük olduğundan kamu davası açılıyor. Çünkü 0-18 yaş arası çocukların evlendirilmiş olması, bu çocukların cinsel istismara uğramış olduğunu kabul etmek demek. Bu çocuklar; kendi çocuklarını doğurduklarında cinsel istismar suçu işlemiş oluyorlar. Önerge diyor ki "bu istismarı görmeyelim". Ve bu suç çoğunlukla erkeğe yıkılıyor ve erkekler hapise atılıyor. Kocaları hapiste olan böyle 4 bine yakın kadın var. Bu kadınlar dernek de kurmuşlar, meclise –kocalarımızı hapisten çıkarın, mağduriyetimizi bitirin- çağrısı yapıyorlar. Adalet Bakanı da bu evliliklerin kaymakamların, savcıların katıldığı düğünlerle yapıldığını, meşru sayılması, cinsel istismar suçunun affedilmesi gerektiğini söylüyor. Biz de diyoruz ki; devletin tanıklığında genç kızlarımız altın tepside sunuluyor” dedi. 5. Cinsel istismarda yaş farkı nasıl ortaya çıkıyor? Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, “Hükümet daha önce cinsel istismar suçunda 12 yaşındaki çocuğa ayrı, 15 yaşındakine ayrı ceza verilmesini kararlaştırdı. 15 yaşındakinin rızası olabilir diye düşündü. Yani, bir tarafta devlet tanıklığında olan cinsel istismarlar, bir tarafta da rızaya dayalı ilişkide çocuk istimarı var. Türkiye’nin de imza koyduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre 0-18 yaş arası çocuktur ve haklarının korunması gerekir. Hükümet, yeni düzenlemeyle bir yandan da aile birliğini sağlamayı istiyor. Cezaevindekileri çıkartarak aile birliği sağlanmaz. Bu çocukları koruma altına alsın yeter“ görüşünü dile getiriyor.