Pazar Politik Gündem

28 Şubat, demokratik restorasyonun ilk adımı olabilir mi?

Abone Ol
Yarın Türkiye için büyük bir gün olacak mı? Altı muhalefet partisinin yapacağı ortak açıklamanın Türkiye için demokratik restorasyonun ilk adımı olup olamayacağını Gelecek Partisi İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Serap Yazıcı değerlendirdi. Dünya nefesini tutmuş, Rus işgali altındaki Ukrayna’nın akıbetini endişeyle izlerken Türkiye’de altı siyasi partinin 28 Şubat 2022’de kamuoyuna açıklayacağı “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni”nin detaylarının ne olacağını heyecanla bekliyor. 28 Şubat’ta kamuoyuna açıklanacak bu metin, altı siyasi partinin aylardan beri sürdürdükleri çalışmanın ürünü. Bu mutabakat metninin hazırlanmasını sağlayan ilk ve en önemli faktör, muhalefet cephesinde yer alan siyasi partilerin farklı tarihlerde kamuoyuna açıkladıkları Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş yönündeki önerileri oldu. İlk çalışma, Tam Demokrasi İçin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem başlığı ile GELECEK Partisi tarafından 9 Kasım 2020’de kamuoyuna sunuldu. Bunu İYİ Parti’nin 26 Mayıs 2021’de kamuoyuna açıkladığı İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem başlıklı çalışması izledi. CHP, Haziran 2021’de yapılan Parti Meclisi toplantısında Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme ilişkin 29 maddeden oluşan bir ilkeler bütününü kabul etti. DEVA Partisi ise Özgürlükçü, Katılımcı ve Çoğulcu Demokrasi İçin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerisini 4 Ekim 2021’de kamuoyuyla paylaştı. Böylece parlamenter hükümet sistemine geçiş, muhalefetin ortak paydası haline geldi. Nihayet altı siyasi partinin (CHP, İYİ Parti, GELECEK Partisi, DEVA Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti) genel başkan yardımcıları, Ekim ayından itibaren düzenli aralıklarla toplanarak ortak bir metnin şekillenmesini sağladılar. Yaklaşık dört ay süren bu çalışmalar neticesinde ortaya çıkan belge, partilerin genel başkanlarına sunuldu. 12 Şubat 2022’de ise İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, GELECEK Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ve Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ev sahipliğinde Ankara’da Çankaya Belediyesi’nin Ahlatlıbel Tesislerinde bir araya geldiler. Bu tarihî çalışma yemeğinin ana konusu, sözü geçen siyasi partilerin genel başkan yardımcıları tarafından oluşturulan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerisine son şeklini vermekti. Genel Başkanlar, bu metne son şeklini verdikten sonra bir basın açıklamasında bulundular. Bu yazıda söz konusu basın açıklamasının temel esaslarına yer vereceğim. Müteakip yazımda ise 28 Şubat’ta kamuoyuna açıklanacak olan mutabakat metnini ele alacağım. ALTI GENEL BAŞKANININ ORTAK AÇIKLAMASI, NE VAAT EDİYOR?
  1. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metninin sadece hükümet sistemi değişikliğinin gerektirdiği reformlara yer vermeyeceği, bunun ötesinde pek çok ilkeyi içereceği anlaşılıyor. Gerçekten yapılan açıklamada Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçmekle “etkin ve katılımcı bir yasama, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim, tarafsız ve bağımsız bir yargı ile kuvvetler ayrılığının tesis edildiği güçlü, özgürlükçü, demokratik, adil bir sistem”in amaçlandığı açıkça vurgulanıyor.
  2. Türkiye’nin Cumhuriyet tarihi boyunca benzeri görülmemiş bir ekonomik kriz içinde olduğu vurgulanarak krizin her geçen gün derinleştiği ifade ediliyor. Bu açıklamalar yönünden vurgulanması gereken en önemli husus ise krizin asıl sebebinin keyfilik esasına dayanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olduğunun açıkça belirtilmesi.
  3. Bu mutabakat metninde Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu krizin uzlaşma ve birlik içinde aşılacağı; bunun altı siyasi partinin ortak sorumluluğu olduğu belirtiliyor. Öte yandan Türkiye’nin derin sorunları olduğu kabul edilerek bu sorunların demokratik siyaset alanının genişletilmesi yoluyla çoğulculuk temelinde çözüleceği vurgulanıyor.
  4. Altı siyasi partinin mutabık kaldığı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerisinin yasama, yürütme ve yargı organlarıyla demokratik hukuk devletini güçlendireceği vurgulanıyor. Öte yandan bu önerinin kutuplaşmayı değil, istişare ve uzlaşmayı esas aldığı beyan ediliyor.
  5. Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş, altı siyasi partinin ortak paydası şeklinde vurgulanıyor. Ancak yapılan açıklamada, bu sistem değişikliğinin nasıl gerçekleşeceği, kısacası geçiş sürecinin yol haritasının ne olacağı konusunda da özel bir çalışma yapılması gerektiği ifade ediliyor.
  6. Basın açıklamasında altı siyasi partinin sadece bir hükümet sistemi değişikliğiyle yetinmeyeceği, ekonomik ve sosyal sorunların çözümüne yönelik ortak bir çalışma sürdüreceği de anlaşılıyor. Bu bağlamda temel hedeflerden birinin Türkiye’nin refah düzeyini güçlendirmek olduğu vurgulanıyor.
  7. Mutabakat metninde öne çıkan hususlardan biri ise temel hak ve hürriyetlerin Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi normları çerçevesinde güçlendirileceği. Bu açıklama, altı siyasi partinin Avrupa hukukuyla bütünleşmenin gerektirdiği politikalardan kaçınmayacağını gösteriyor. Dahası, demokrasinin olmazsa olmazı olan ifade hürriyetiyle herkesin inancına uygun bir biçimde yaşayabileceği garanti ediliyor.
  8. Nihayet yapılan açıklamadan, köklü bir kamu yönetimi reformunun planlandığı da anlaşılıyor. Bu bağlamda hedeflenen reformun “şeffaflık, eşitlik, tarafsızlık, liyakat, yolsuzlukla mücadele, Siyasi Etik Kanunu ve siyasi makamların millete hizmetten başka bir amaçlarının olmaması” gibi ilkelere dayanacağı vurgulanıyor.
NEDEN 28 ŞUBAT? Aylardan beri devam eden bir çalışmanın ürünü olan ve son şeklini 12 Şubat 2022’de alan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metninin 28 Şubat 2022’de kamuoyuna açıklanacak olması, bazı tartışmalara yol açmıştır. Bu tartışmaların nedeni, 28 Şubat’ın yakın siyasi tarihimizin önemli dönüm noktalarından birini oluşturmasıdır. Hatırlanacağı gibi, 28 Şubat 1997 tarihli Milli Güvenlik Kurulu toplantısı neticesinde Refah-Yol Hükümeti istifaya zorlanmış; bu süreç, post-modern darbe olarak adlandırılmıştır. Bu post-modern darbe sürecinin mağdurları ise muhafazakâr seçmen kitlesi olmuştur. Dolayısıyla 28 Şubat tarihi, bu kitlelerin hafızasında giderilmesi pek de mümkün olmayan buruk bir iz bırakmıştır.
28 Şubat tarihi özellikle seçilmiş olmasa dahi sembolik bir öneme sahiptir. Mütedeyyin ve seküler kesimler arasında Tanzimat’tan beri süre gelen bölünme çizgisinin yumuşatılarak giderilmesi hedeflenmiş olabilir.
İşte bu nedenle altı siyasi parti tarafından hazırlanan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metninin 28 Şubat’ta kamuoyuyla paylaşılacak olması, bu tarihin özellikle mi seçildiği gibi sorulara konu olmuştur. Ne var ki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 13 Şubat 2022’de Fikret Bila’ya verdiği mülakatta 28 Şubat tarihinin özellikle seçilmediğini, bu tarihin belirlenmesinin çeşitli faktörlerin bir araya gelmesinin sonucu olduğunu beyan etmiştir (https://halktv.com.tr/makale/kilicdaroglu-hdpyi-yok-saymiyoruz-664167). 28 Şubat tarihi özellikle seçilmiş olmasa dahi bu tarihî toplantının 28 Şubat’ta yapılmasından kaçınılmamış olması, sembolik bir öneme sahiptir. 28 Şubat post-modern darbesinin dayatmacı laiklik anlayışından beslendiği; böylece mütedeyyin ve muhafazakâr kitlelerle seküler toplum kesimleri arasındaki ayrılığı derinleştirdiği bilinmektedir. Dolayısıyla bu tarihî toplantının 28 Şubat’ta yapılması, mütedeyyin ve seküler toplum kesimleri arasında Tanzimat’tan beri süre gelen bölünme çizgisinin yumuşatılarak giderilmesinin hedeflendiğini gösteren bir mesaj olarak değerlendirilebilir. Eğer bu tespit doğru ise 28 Şubat sembolü üzerinden altı siyasi partinin seçmen tabanlarının kucaklaşabileceği bir ortamın yaratılacağı umudu beslenebilir. Bu ise kutuplaştırıcı, dışlayıcı politikalardan usanmış olan Türkiye için değeri inkâr edilemeyecek önemli bir tutum değişikliğini ifade etmektedir. SONUÇ Bütün bu açıklamalar, yarın yapılacak toplantının Türk siyasi hayatında önemli bir dönüm noktası olacağını göstermektedir. Elbette yarınki toplantının tarihî önemini belirleyecek olan asıl husus, 22 sayfadan oluşan mutabakat metninin içeriği ile bu metinde yer alan hedeflerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği meselesi olacaktır. s Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişle birlikte hukuk devletinden, demokrasi değerlerinden hızla uzaklaştığı ve bir otoriterleşme içine sürüklendiği bilinmektedir. Her geçen gün derinleşen ekonomik krizin temelinde de keyfilik esasına dayanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin yer aldığı açıktır. Bu yönüyle düşünüldüğünde altı siyasi partinin ortak paydası olan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem hedefine ulaşılması, Türkiye için hayatî bir öneme sahip olacaktır. Bu hedefe ulaşılması halinde bu kez 28 Şubat tarihi, demokrasiye dönüşün ilk adımı olarak hafızalarımıza kazınacaktır.