1894 İstanbul Depremi
Son 20 yılda ülkenin dört bir yanında depremler oldu, on binlerce insan hayatını kaybetti. Bu depremlerin ortak gerçeği, 99 depreminden sonra bina yapımının, afet yönetiminin, kurumsal yapıların zerre düzeltilmediğidir.
Bin üç yüz ondu…Henüz dün bu köhne izbeye sen
Misafir olmuştun,
Ki hep sinirli ve hummalı hastalar gibi yer,
Birden
için için ve uzun
Bir ihtilaç ile çırpındı, kırdı, yıktı…keder
Ve korku yüzleri soldurdu; evler aileler
Birer döküntü; kalanlar bütün ezik, hurda;
Bir inkisar-ı huşu en şerefli başlarda…
Tevfik Fikret, oğlu Haluk’un doğduğu günlerle çakışan 1894 depreminde, bir çocuğun dünyaya gelişiyle binlerce yıllık İstanbul’u yıkan felaket arasındaki çelişkiyi, Haluk’un Defteri’ndeki özel şiirlerden “Zelzele”de ağıtlaştırmış.
İstanbul’da Fransızca yayınlanan “Le Moniteur Oriental” gazetesinin 11 Temmuz sayısında şu bilgilere yer verilmiştir:
“Dün saat 12:25’te meydana gelen ve yaklaşık yarım dakika süren şiddetli bir yer sarsıntısı, şehrin tamamında tarifsiz bir panik yarattı. Çok sayıda ölü ve yaralı olduğu (…) Akabinde saat 12:42 ve 13.24’teki hafif şiddetli sarsıntılar ise adeta son nefesini veren şehrin titremeleri gibiydi. O ana dek endişe ve korkuya karşı soğukkanlılığını korumuş olanlar dahi, bundan sonra direnemediler. Pera semti Feriköy, Şişli ve Kağıthane civarındaki tarlalara akın etti. Günün devamında sarsıntılar kesilse de, bu kitlesel göç devam etti. Arabacılar hayatlarının vurgununu yaptı: Pera’dan Şişli’ye 2 Mecidiye’ye insan taşıdılar (…)”
Şimdi bu şiir ile haber nereden çıktı diye soruyorsanız, Çevre Bakanı Özhaseki’nin “Depremle ilgili İstanbul’da özel bir birim kuracağız” açıklamasından çıktığını söyleyebilirim.
Bayılıyorum bu tür haberlere: Özel birim kuracağız; yeni bir sistem kuracağız, entegre edeceğiz, deprem ağı tamamdır, erken uyarı sisteminin alasını biz yapacağız, her şey kontrol altında…
1894 İstanbul depremi, 10 Temmuz 1894'te Marmara Denizi'nde, saat 12:24'te, İzmit Çınarcık havzasında veya İzmit Körfezi'nde meydana geldi. Deprem yüzey dalgasının 7.0 tahmini büyüklüğünü vardı. İzmit Körfezi çevresinde Yalova, Sapanca ve Adapazarı ve İstanbul'da tahminen 1349 kişi öldü. Deprem 1,5 m yüksekliğinde tsunamiye neden oldu.
1999’da, Merkez üssü Kocaeli il merkezinin 12 kilometre güney doğusu, büyüklüğü 7.4 olan deprem 42 saniye sürdü. Marmara’dan geçen Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın 17 kilometre derinlikteki 120 kilometrelik kısmının kırılması sonucu meydana gelen depremde, yerkabuğu sağa doğru hareket etti ve Türkiye nüfusunun o tarihte yüzde 25’inin yaşadığı dokuz ilde hasara neden oldu. İstanbul’da resmî rakamlara göre 981 kişi öldü, 7204 kişi yaralandı. Ölenlerin 527’si başka illerden tedavi amacıyla sevk edilen yaralılardı. En ağır etkilenen bölge, 274 kişinin öldüğü Avcılar’dı. Büyüklüğü bakımından 1939 Erzincan Depremi’nden sonra XX. yüzyılda kayda geçen en büyük ikinci depremdi.
İzmit Körfezi Depremi’nden üç ay sonra Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın bu kez Düzce’de 40 kilometrelik kısmı kırıldı. İstanbul’da can kaybı yaşanmadı. Bu son iki depremin ardından bilim insanları, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın Marmara Denizi altındaki bölümüne stres transfer ettiğini, bu bölgede en son kırılmanın 1766’da gerçekleştiğini ve artık İstanbul için deprem riskinin daha da artığını açıkladılar.
24 Eylül 2019 tarihinde merkez üssü Silivri olan depremin şiddeti 5.8’di. Avcılar’da bir minare devrildi. Bir kişi yaşadığı korku nedeniyle kalp krizi geçirerek öldü, yine panik nedeniyle 43 kişi yaralandı.
Son 20 yılda ülkenin dört bir yanında depremler oldu, on binlerce insan hayatını kaybetti. Bu depremlerin ortak gerçeği, 99 depreminden sonra bina yapımının, afet yönetiminin, kurumsal yapıların zerre düzeltilmediğidir.
Ama artık İstanbul için özel deprem birimi kurulacağına göre, endişeye gerek kalmamış demektir. Yok, özel deprem birimi bir işe yaramazsa, o zaman da çözüm var: 2011’de o dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar gibi “Van depreminde Allah bizi kayırdı; Hava güzeldi, günlerden pazardı ve düğünler vardı; insanlar dışardaydı. Fay cenabı hakkın bir olgusudur,” denir, olur biter.