Loading...
18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü
Bugün 2022’nin son günlerinden biri. Bugün 18 Aralık, uluslararası göçmenler günü. Bugün de huzursuz, işlevini yitirmiş, otoriteyi zulme eviren, tehditkâr bir yüzyılın içinde bulduk kendimizi. Arayış içindeyiz. Sahip olduğumuz en önemli ortak şey, göçmenlerden farklı değil. Umut…
Yirminci yüzyılda iki dünya savaşını geride bırakan dünya, bir anlamda milletlerin kaderine gömülmüştü. Yüzyılın sonunda yalan mı gerçek mi anlayamadan bir bahar gibi esip geçen barış seneleri, 2000’li tarihler ilerledikçe yerini yeni krizlere bıraktı.
Medyanın ve politik stratejilerin etkisiyle kendi içinde küçük gibi görünen ya da gösterilen, kimisi düpedüz katliam olan felaketler yirmi birinci yüzyıl bireyinin zihnine otağını kurmuş halde. Bulundukları toprağa tutunamayıp, sonunu Afrika, Orta doğu ve Asya’nın eline bırakmayan vatandaşlar legal ve illegal yollarla rotasını batıya çeviriyor.
Her yıl milyonlarca insan güvenlik, iş ve daha iyi bir gelecek için doğduğu ülkeden başka ülkeye göç ediyor. Birleşmiş Milletler’e bağlı Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) raporuna göre, son 50 yıldaki göçmen sayısı üç buçuk kat arttı. 1970’te dünya genelinde 84 milyon olarak kaydedilen toplam göçmen sayısı, 2019’da 272 milyon olarak ilan edilmişti. Bir sonraki yıl ise, dünya genelindeki pandemi kısıtlamalarına rağmen yükselmeye devam ederek, bu sayı 280 milyonu aştı.
Göçmen grafiğindeki artışın kendisi ve yığınların içinde pandemiye adeta kafa tutarak girişilen bu bireysel mücadele, insanca yaşama arzusunun en acı kanıtı. Belki de yirminci asrın kara lekesi. Zamanın kaderini coğrafyasına teslim etmeyen insanların hikayesi. Yanlarına aldıkları en değerli şey umut. Sordukları en mühim soru ise, nasıl?
Nasıl göç edilir?
Bulunduğu ülkeyi terk edecek kişinin önünde iki yol var: Şansı varsa uçak, otobüs ya da tren biletini alıp taşınır eşyalarıyla yola çıkmak. Bu yol kolay gibi gözükmesine rağmen oldukça çetrefilli. Hele ülkemiz gibi pasaportunuzla vize olmadan gidebileceğiniz birkaç ülkeye sevinecek haldeyseniz, resmi süreçlerin yıpratıcılığı ve pahalılığı karşısında dayanacak gücü baştan depolamış olmanız gerekiyor.
Diğer yandan göç etmek isteyen milyonlarca kişi bu zor yola yetecek şanstan yoksun. Bu göçmenler, yaşam öyküsündeki birbirinden değerli anılarından, birikimlerinden, diplomalarından ne kadarını bırakırsa o kadarını bırakarak bilinmezliğe adım atıyor. Önlerinde aşılacak denizler, yürünecek yollar, sineye çekilecek hakaretler var. Ve tabi kaybedilecek insanlar…
Hangi rota?
En çok rağbet edilen ülkelerin başında ABD, Rusya, Suudi Arabistan ve Almanya var. Fakat göçmen sayıları yanıltıcı olabilir. Örneğin, Rusya’nın göç trafiğinin en yoğun olduğu ülke Ukrayna. En çok göçü Ukrayna’ya veren Rusya, en çok göçmeni de Ukrayna’dan alıyor.
Avrupa’nın son yüzyılda yaratmaya çalıştığı çok kültürlü sistem, Asya ve Afrika’daki ülkelerden gelecek göçmenler için cezbedici. Örneğin, bir Suriyeli ya da Iraklının Japonya yerine Almanya’yı tercih etmesinin nedeni - ki buna tercih denirse! - Almanya’nın zenginliği ya da coğrafi yakınlığı değil, göçmen entegrasyonundaki sistemli geçmişidir.
Bu bağlamda, Akdeniz göç yolu en bilinen rotalardan biri. Yine de düzensiz göçmenlerin yüzde yirmisinden fazlası Avrupa’ya ulaşmak için karayolunu kullanıyor.
Uluslararası Göç Örgütü’nün raporuna göre 2018 yılında Ocak-Eylül ayları arasında, Avrupa’ya karayollarıyla ulaşan kişi sayısı, 2017’ye göre neredeyse yedi kat artarak 17.966’ya ulaşmıştır. 2017’de bu sayı, 2.464 olarak kaydedilmiş.
Göçmenler tarafından en sık kullanılan karayolu güzergâhı ise Türkiye-Yunanistan sınırı. Raporda, 2018’in ilk sekiz ayında, karayollarını kullanarak Avrupa’ya gelen toplam 12.166 kişinin bu güzergâhı kullandığı belirtilmektedir.
Türkiye’deki göçmenler
Türkiye, Uluslararası Göç Örgütü'nün raporuna göre dünyada en fazla göç alan 20 ülkeden 12’ncisi. Resmi verilere göre, Türkiye'de toplam 6 milyondan fazla göçmen var. Bu sayı, nüfusun yüzde 7’sinin biraz fazlasına karşılık geliyor. Tahmin edileceği üzere, Türkiye'deki göçmenlerin yarısından fazlası Suriyeli. Suriye, dünyada en fazla göç veren ülkeler arasında 5'inci sırada.
Göçmenlik, mültecilik kavramını kapsamakla birlikte sayılara göz atarken ikisinin aynı şey olmadığını unutmamak gerek. Türkiye, bu karneyi en net görebildiğimiz ülkelerden biri. Zira, göç sıralamasında dünyadaki 12. ülke olarak anılmasına rağmen, en çok mülteci bulunduran ülkeler arasına birinci sırada. UNHCR’nin raporuna göre 2019’da 3,6 milyondan fazla mülteciye ev sahipliği yapıyor. [1]
Aynı raporda, Kolombiya, Pakistan ve Uganda’nın ardından gelen Almanya’da 1,1 milyon mülteci bulunduğu kaydedilmişti.
Çok milletten tek medeniyete giderken kültür çatışması
Yirminci yüzyılın bize bıraktığı en önemli miraslardan biri irili ufaklı onlarca devlet. Milliyetçilik akımının tesiriyle biyolojik benzerlikleri temel alarak ortak tarih geçmişiyle birbirine bağlanan bunca kurumun bu yüzyılda geldiği zemin ise oldukça kaygan.
Biyolojik farklılıkları bilimsel testlerle ispat edip veriye dökmek nispeten daha az karmaşık. Oysa pek çok farklılık içeren sayısız kültürden ortak bir gelecek inşa edebilmek kapsamlı bir strateji gerektiriyor.
Göçmenlerin gittikleri ülkelere götürüp onunla var olabildikleri yegâne birikim ise kültürleri. İronik bir şekilde bu durum ortak bir geleceği de mümkün kılıyor. Zira, Alman ırkından gelmiyorsanız bunu ispat etmek için bir test yeter. Ancak kendini Alman kültürüne her zaman dahil hissedebilir, kendi kültürünüzle Alman toplumunda var olabilirsiniz. En azından bunu deneyebilirsiniz.
Bugün Avrupa’daki göçmen konusu ve popüler tabirle göçmen sorunu, yüzyılın gidişatına etki edecek en önemli gelişmelerden biri. Avrupa, kendi geçmişini göçmenlerin kültürüyle harmanlamayı başarabilirse, insanlık tarihinde kayda değer bir eşik aşılacak.
Ne var ki Avrupa’daki yerel halkın göçmenlerden memnuniyetsizliğini, siyasi çözümsüzlükleri, bürokrasi yükünü sırtlanmakta zorlanan hayatları düşündüğümüzde baştan sona başarılı bir tablo yok karşımızda. Türkiye’nin mültecileri kucaklamada düştüğü fiyaskodan bahsetmiyorum bile. Çünkü bizim ülkemizde kimin yönettiği, yönetilenlerin problemlerinden hep daha önemli.
Bugün 2022’nin son günlerinden biri.
Bugün 18 Aralık, uluslararası göçmenler günü.
Bugün de huzursuz, işlevini yitirmiş, otoriteyi zulme eviren, tehditkâr bir yüzyılın içinde bulduk kendimizi. Arayış içindeyiz. Sahip olduğumuz en önemli ortak şey, göçmenlerden farklı değil. Umut…
[1] https://www.unhcr.org/5ee200e37/
Bunlar da ilginizi çekebilir