Bienal, 17 Eylül-20 Kasım tarihleri arasında, Beyoğlu, Kadıköy, Fatih ve Zeytinburnu’nda yer alan 12 sergi mekânının yanı sıra, kitapçılar, sahaflar, hastaneler, huzurevleri, kafeler, metro duraklarının da aralarında olduğu onlarca farklı mekâna yayılacak.
Loading...
Bienaller; dünyanın çeşitli şehirlerinde, ulusal ve uluslararası alanda çağdaş sanat üretimi yapan sanatçıların katılımları ile iki yılda bir düzenlenmektedir. Açık çağrı ya da davetle katılım sağlayan sanatçılar, yaşadıkları veya davet edildikleri şehirlerin; kültürel ve gündelik sanat pratiklerini, kendi üretim teknikleri ile yeniden yorumlamaktadırlar. O yıl için belirlenen kavram ya da temalar kapsamında sanatçılar, kendi sanat pratikleriyle üretimler yaparken; güncel kültürel sözlerini geleceğe aktarma fırsatı da yakalarlar. Ayrıca bienaller, ülkelerin uluslararası platformda, kültürel, sanatsal ve ekonomik yapılarının tanıtılması ve kültürler arası diyalogların gelişmesine katkıda bulunan önemli aktörler arasında yer almaktadır.
Geçmişten günümüze ilk bienal 1895 yılında Venedik’te gerçekleştirilmiştir. Türkiye’ye baktığımızda ise ilk bienal, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, “I. Uluslararası İstanbul Çağdaş Sanat Sergileri” adı ile 1987 yılında düzenlenmiştir. Günümüze kadar aralıksız devam eden İstanbul Bienali’nden bağımsız olarak ilk defa 2006 yılında Sinopale (Sinop Bienali), İstanbul odağında devam eden üretim ve sergileme pratiklerinde farklı bir kırılma, çeşitlilik ve bakış açısı yaratmıştır. Devamında 2010 yılında Mardin Bienali’ne ek olarak, yine aynı yıl içerisinde Çanakkale Bienali de günümüze dek devam eden, büyük ilgi gösterilen, merakla beklenen bienaller arasında yer almaktadır. Bu bienaller, İstanbul dışında farklı şehirlere öncülük eden, özgün kültürlere yaklaşımları çeşitleyen üretimleri destekleyip, yurt içi ve yurtdışına taşıyabilmek adına atılmış önemli ve kıymetli adımlardır.
1987 yılından beri İKSV tarafından düzenlenen, İstanbul Bienali bu yıl 17.’sine hazırlanıyor. 17. İstanbul Bienali, Koç Holding sponsorluğunda, kapılarını 17 Eylül’de ziyaretçilerine açmaya hazırlanıyor. Pandemi sebebi ile açılışı bir yıl ertelenen bienalde bu yıl bizleri neler bekliyor kısaca göz atalım, ne dersiniz?
17. İstanbul Bienali’nin bu yıl ki küratörlüğünü Ute Meta Bauer, Amar Kanwar ve David Teh’in üstleniyor.
Bienal, 17 Eylül -20 Kasım 2022 tarihleri arasında, dünyanın farklı bölgelerinden katılımcıların üretimleri ile İstanbul’un çeşitli mekânlarında sanatseverler ile buluşacak.
Beyoğlu, Kadıköy, Fatih ve Zeytinburnu’nda yer alan 12 sergi mekânının yanı sıra, geleneksel sergileme mekanlarının dışına çıkıp; kitapçılar, sahaflar, hastaneler, huzurevleri, kafeler, metro durakları ve özel bir radyo istasyonunun da aralarında olduğu onlarca farklı mekâna yayılacak. Tarihi semtlerdeki müzelerin yanı sıra, bir hat ve cilt atölyesi, on beşinci yüzyıldan kalan bir hamam, yirmi yılı aşkın süredir kullanılmayan bir Rum okulu, göçmen sanatçılar tarafından kurulan bir sanat alanı da bienal mekânları arasında yer alacak.
[caption id="attachment_215890" align="aligncenter" width="1024"]
17. İstanbul Bienali Sergi Mekânları Haritası[/caption]
Bienalde sanatçıların yanı sıra düşünür, yazar, şair, araştırmacı, mimar, radyo programcısı, balıkçı, aktivist, stand-up komedyeni, şef, etnomüzikolog, ornitolog, deniz bilimci, kukla ustası, müzisyen ve daha pek çok başka alandan uzman isimlerin katılımıyla yürütülen projeler yer alıyor.
Ayrıca bienal, ücretsiz sergilerin yanı sıra çeşitli açık hava gösterileri, performanslar, buluşmalar, konuşmalar ve film gösterimleri de içerecek. Etkinlikler, müdahaleler ve beklenmedik buluşmalar, serginin birer parçası olacak. Bienal izleyicileri, şiir okumalarından dergi tanıtımlarına, festivallerden film gösterimleri ve podcast kayıtlarına, spekülatif yayınların özel sayılarından bahçe gezintilerine, hikâye anlatımlarından toplumsal araştırmalara, protesto gösterilerinden baskı atölyesine, kukla gösterilerinden liman seslerinden oluşan bir kütüphaneye pek çok farklı proje ile karşılaşacak.
2
Uzun zamandır, tüm dünyayı etkisi altına alan Covid -19 salgını sebebi ile çevrim içi sergilemelere daha fazla ağırlık verilmeye başlanmıştı. Birçok büyük ölçekli müze karantina zamanlarında koleksiyonlarını çevrim içi ücretsiz gezintilere açmış; bu küresel salgını sanat ile daha katlanılabilir bir hale getirmeye çalışmıştı. Hazırlığı süren birçok sergi de zorunlu kapanmalar yüzünden ya ertelenmiş ya da iptal edilmişti. İKSV direktörleri ve küratörler de diğer birçok kurum ve kişiler gibi bu süreçleri çevrim içi görüşmelerle yürütmek zorunda kalmıştı.
Bu yıl ki edisyonun, yöntem, ölçek ve değerlendirme bakımından diğer edisyonlardan ayrışacağı belirtiliyor.
Tam da bu sebeple, bu yıl ki edisyonun, yöntem, ölçek ve değerlendirme bakımından diğer edisyonlardan ayrışacağı belirtiliyor. Tüm dünyayı etkisi altına alan salgın koşulları altında düzenlenen bienalin, her anlamda geçmişten gelen kalıpların ötesine geçmesi gerektiğini düşünen küratörler, sergi için bir tema ya da başlık seçmek yerine uzun soluklu bir dönüşüm ve yeniden yaratım sürecine odaklanıyor. Bienalin, farklı coğrafyalarda ve disiplinlerde çalışmalar yürüten kişileri bir araya getirerek aralarındaki etkileşimi besleyen, güçlendiren bir buluşma noktası olacağı söyleniyor.
Küratörler
Ute Meta Bauer,
Amar Kanwar ve
David Teh yaptıkları ortak açıklamada şöyle diyor:
“Dünyanın dört bir yanındaki sanat oluşumları, nasıl hayatta kalacakları, güncelliklerini nasıl koruyacakları, kimin için ve hangi amaçlarla faaliyet gösterecekleri gibi acil ve varoluşsal kaygılarla yüzleşiyor. Sanat, toplumsal söylemin sözcük dağarcığını yenileyerek yeni düşünce yolları açma gücüne sahip. Bu bienalde tek bir zaman ve mekânda büyük temalar etrafında büyük toplantılar gerçekleştirmeyeceğiz. Bunun yerine, bienal için belirlenen sekiz haftalık resmi süre için, çok sonra da devam edebilecek fikirlerin tohumlarının atıldığı büyük bir fikir dağılımı öngörüyoruz.”
Bu açıklama, bu yılki bienale merakımızı biraz daha artarken; kültür üretimi kadar onun nasıl paylaşıldığı ve sunulduğunun da önemini vurguluyor. Aynı zamanda sanatçı ve izleyicilere çeşitli deneyimler sunan etkileşimi ile uluslararası kültür bağlarını da güçlendiriyor.
Umarız ülkemizde sanat üretimleri her alanda, “sansürsüz” devamlılığını koruyan, maddi, manevi desteklenen ve çoğalan etkinlikleri ile hayatlarımıza dokunmaya devam eder. Öngörebilir miyiz, ne dersiniz?
- https://bienal.iksv.org/tr/17-istanbul-bienali/mekanlar
- https://bienal.iksv.org/tr/haberler/17-istanbul-bienali-17-eylul-de-aciliyor